18 Mart 2008 Salı

Bitkileri kullanım biçimleri



Bir bitkinin kalitesi, yalnızca içerdiği tüm etken maddelerin sayısı ile orantılı değildir.Sinerjik oluşumlar(bir işlevin yerine getirilmesinde birkaç maddenin işbirliği yapması), iyileştirici bir bütün oluşturur ve oluşturulan bu bütün, kendi parçalarının bireysel etkinliklerinden çok daha etkilidir. Bitkilerin kullanıma hazırlama aşamasında eğer bu bütün bozulur veya yitirilirse, iyileştirici gücün önemli bir bölümü de yitirilmiş olur.Bitkilerin kullanıma büyük bir dikkat ve bilinçle hazırlanmaları çok büyük önem taşımaktadır. Drog: İlaçların hazırlanmasında kullanılan, hayvansal yada bitkisel kökenli, yani sentezi bitki ve hayvan hücresi tarafından yapılan ilk maddelere, hammaddelere, ilaç İlaç hammaddelerine verilen addır. Bitkisel droglar ilaç olarak alınabilmek için uygun bir şekle konulmalıdır. En basit yol drog toz ederek olduğu gibi veya bir güllaç içinde almaktır. Bununla beraber alma şeklindeki kolaylık ve alınan miktarın saptanması bakımından hap, infusyon ve dekoksiyon şekilleri de kullanılmaktadır. Bu ilaç ,,şekillerinden başka tentür, hulasa, draje, tablet vs. gibi şekillerde bulunmaktadırOkuyucuya kolaylık sağlamak amacıyla, uygulamaları iki ayrı bölümde ele alacağız: İçten kullanımlar ve Dıştan kullanımlar. Bitkilerin İçten Kullanım Biçimleri Bedensel bütünsellik açısından bakıldığında, şifalı bitkilerin içten kullanılmasının en doğru yöntem olduğunu görürüz; çünkü iyileşme içten dışa doğru gelişir! İyileştirici ilaçların içten kullanımında çeşitli yöntemler uygulanabilir. Ama başarıya ulaşabilmenin başlıca yolunun, bu uygulamalarda kullanılacak yöntemlerin doğruluğundan geçtiği unutulmamalıdır.
İçten kullanım için üç hazırlama yöntemi vardır: 1- Sulu yöntem 2- Alkollü yöntem 3- Taze veya kurutulmuş bitkiler Suyla hazırlama yöntemleri Suyla hazırlamada değişik yöntemler uygulanır. Haşlayarak demleme(infuzyon),kaynatarak demleme(dekoksiyon), soğuk suda demleme(mazerasyon). Bazı bitki karışımlarında ise, önemli etken maddelerin yitirilmemesi için, yukarıda adı geçen ik ya da üç yöntemin bir arada uygulanması gerekebilir. Haşlayarak demleme (infuzyon) Çay demlemeyi bilen kişi,bir infuzyonun nasıl yapılacağını da bilir. Şifalı bitki kullanımında uygulanan en basit yöntemdir ve kurutulmuş bitkiler kadar taze bitkiler de kullanılır. Bitki miktarının belirlenmesinde, 1 ölçek kuru bitki, 3 ölçek taze bitkiye eşittir. Aradaki bu fark, taze bitkinin içerdiği su miktarından kaynaklanmaktadır. Yani etki bakımından, 1 tatlı kaşığı dolusu kurutulmuş ve ince kıyılmış bitki, 3 tatlı kaşığı ince kıyılmış taze bitkiye eşittir.
İNFUSYON Drogların ilaç olarak kullanılmasında en çok kullanılan bir şekildir. hazırlamak için ufalanmış nebat (bitki) parçaları üzerine kaynar su dökülür ve karışım kapalı bir kapta sık sık karıştırılarak, çok hafif ateş üzerinde 3-5 dakika tutulur, soğuduktan sonra ince bir tülbentten süzülür. Kullanılacak drog miktarı genellikle 100 gram su için 2 gram bitkidir. Bu durum bazen hastalığa göre kullanılacak bitki miktarını fazla olması gerektiği zamanlarda vardır. İnfüsyonlar her defasında taze olarak hazırlanır. Tatlandırıcı olarak içersine bal konulabilir
Belirtilmiş oranda taze veya kurutulmuş bitki bir cam kaba veya metal olmayan bir başka kaba konur, kaynamaya başlayan su ocaktan alınır ve hazırlanmış olan bitkilerin üzerine dökülür. Taze bitkilerin demlenmesi için fazla beklemeye gerek yoktur (Birbuçuk-iki dakika yeterlidir). Çay açık renkli olmalıdır: Açık sarı veya açık yeşil. Kurutulmuş bitkilerin demlenmesi ise biraz daha uzun sürer (3-6 dakika kadar). Bu yöntemle hazırlanmış bir çay hem daha yararlıdır hem de daha güzel görünür.
Belirtilmiş oranda kök, gerekli görülen süre boyunca soğuk suda bekletildikten sonra, kısa süre kaynatılır ve 3 dakika kadar demlenmeye bırakılır. Günlük çay miktarı bir termosa konur ve gün boyunca ağır ağır yudumlayarak içilir.
Genel olarak, dolu bir çay kaşığı (yarım tatlı kaşığı) ince kıyılmış bitki, orta boy bir su bardağı (200 cc) dolusu suya yeterlidir. Değişik durumlarda ve bitkilerde, bu miktarlar reçetelere göre değişebilirler.
Bir infuzyon reçetesi: 1- Önceden ısıtılmış bir cam veya porselen çay demliğine,orta boy bir su bardağı dolusu suya yarım veya bir tatlı kaşığı kurutulmuş bitki koyulur.
2- Demlikteki her yarım veya bir tatlı kaşığı kurutulmuş bitki için, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak su eklenir ve bitkinin özelliğine göre, 3-10 dakika süreyle, demliğin kapağı kapatılarak demlenmeye bırakılır. Süre sonunda, kapağın içinde yoğunlaşan sıvı tekrar demliğe aktarılır ve çay süzülür. Bu tür bir haşlama-demleme yöntemiyle hazırlanan bitki çayları genelde sıcak, ama soğuk ve hatta buz eklenerek de içilebilir. Acı maddeler dışındaki bitki çaylarını, meyan kökü, bal veya ham şekerle tatlandırabilirsiniz. Acı madde içeren bazı bitki çaylarının tatlandırılması ise mümkün değildir ve gereksizdir. İnfuzyonlar için uygun olan bitki organları, içerdikleri etken maddeleri açığa çıkarmak nispeten kolay olduğu için, yapraklar, çiçekler ve yeşil saplardır. Kabuk, kök, tohum veya reçineyi infuzyonda kullanma istediğinizde, etken maddelerin kolayca açığa çıkabilmeleri için, onları öğüterek toz haline getirmemiz gerekir. Rezene ve anason gibi tohumları infuzyonla demlemek istediğimizde de, onları havanda hafifçe ezmek gerekir. Tüm aromatik bitkiler, uçucu yağlarının yitirilmemesi için, ağzı iyice kapalı demliklerde veya benzeri kaplarda haşlanarak demlenmelidir. Kaynatılarak demleme (dekoksiyon) Kullanılan bitki sert veya odunsu ise, etken maddelerin açığa çıkabilmeleri için,dekoksiyonun tercih edilmesi doğru olur. Kökler, odunlar, ağaç kabukları ve bazı tohumların hücre duvarları çok serttir. Etken maddelerin açığa çıkarak suya karışabilmeleri için de yüksek dereceli ısıya ihtiyaç vardır. Bu yüzden bu tür droglar belirli bir süre boyunca kaynatılmalıdır.
Dekoksiyon hazırlamak için ufalanmış bitki kısımları üzerine kafi miktarda soğuk su konulur ve hafif ateş üzerinde sık sık karıştırmak suretiyle yarım saat ısıtılır ve sıcakken bir tülbentle süzülür.Tıbbi bitkilerin ilaç haline getirilmesinde en çok kullanılan yol infüsyon ve dekoksiyon yollarıdır. Bu tip prepartların hazırlanması için yukarıda bildirilen şekilden, tartı ve ölçü olanakları bulunmayan durumlarda da aşağıda bildirilen yollarda hazırlanabilir.
1- Çiçek, ince yaprak veya uçucu yağ taşıyan droglar: Kaba toz edilmiş drogdan bir çay kaşığı dolusu, bir su bardağı içersine konulur ve üzerine kaynar su doldurulur. Üzeri kapatılır 3-5 dakika dinlenmeye bırakılıp süzülür.
2- Kaba yaprak veya yumuşak meyveler: Bir çay kaşığı drog bir bardak su ile bir cezveye konulup 1-2 dakika kaynatılıp 5 dakika dinlenmeye bırakıldıktan sonra süzülür.
3-Kök, kabuk, sert meyve ve tohum drogları : Bir çay kaşığı dolusu drog bir bardak su ile bir cezveye konulup 1-2 dakika kaynatılıp 5 dakika dinlenmeye bırakıldıktan sonra süzülür
Bir çay kaşığı dolusu genellikle bir defa alınacak miktardır. Bir günlük alınacak miktar ise günde 2 ila 5 bardak arasında değişen ve hastalığın durumuna göre kullanılan drog miktarı belirlenir.
Bir dekoksiyon reçetesi: 1-Bir kabın içine, her orta boy su bardağı dolusu su için, yarım veya bir tatlı kaşığı kurutulmuş veya bunun üç misli taze bitki konur. Kurutulmuş bitkiler ya çok ince kıyılmalı veya toz haline getirilmelidir, taze bitkiler ise ince kıyılır.Kullanılan kap, cam, seramik veya emaye metal olmalıdır.Alüminyum kesinlikle kullanılmaz! 2-Gereken miktarda soğuk su kaba koyulur. 3-Kabın içeriği kaynatılmaya başlanır ve reçetede belirtildiği süre boyunca, düşük ısıda kaynatılmaya devam edilir. Bu süre genellikle 5-15 dakikadır. Olası uçucu yağların yitirilmemesi için, kabın kapağı kapalı tutulur ve süre sonunda da, kapağın içinde yoğunlaşan sıvı tekrar kaba dökülür. 4-Sıcak çay süzülür ve önerildiği biçimde içilir. Bir bitki karışımında yaprak ve odunsu bitkiler birlikte olduğunda, yapraklar haşlanarak, odunsu bölümler ise kaynatılarak demlenir ve demleme sonunda birbirlerine karıştırılarak içilir. Uçucu yağ içeren odunsu şifalı bitkiler, kaynatma sırasında uçucu yağlarının bir bölümünü yitirebilecekleri için, toz haline getirilerek infuzyon yöntemiyle demlenmeleri en olumlu sonucu verir.

Soğuk suda demleme (mazerasyon) SOĞUK SUDA YUMUŞATMA
Mazerasyonlar, yani soğuksuda demlemeler, bitkinin etken maddelerine sıcak suyla zarar vermemek için veya sıcak suda açığa çıkabilecek olan bazı zararlı maddelerin açığa çıkmalarını önlemek amacıyla uygulanır. Su ve bitki miktarları infuzyondaki gibidir.İnce kıyılmış bitkinin soğuk suda demlenme süresi6-12 saat arasındadır ve ağzı kapalı bir kapta gerçekleştirilir. Süre sonunda süzülür ve içilir, ama eğer istenirse ılıklaştırılabilir de. Mazerasyonlar soğuk sütlede yapılabilir, ama kişinin süte karşı hiçbir alerjik tepki vermediğinden emin olmak gereklidir. Alkolle hazırlama yöntemleri (tentür yapımı)
TENTÜR Etil alkol, bitkisel etken maddelerin suya göre daha kolay açığa çıkabilecekleri bir çözücüdür. Su-alkol karışımı ise, hemen hemen tüm önemli etken maddelerin açığa çıkabilecekleri en uygun çözücü ve konserve edici bileşimdir. Bitkilerin alkolde çözündürülerek kullanıma hazırlanmaları sonucunda elde edilen ürüne genelde tentür adı verilir. Alkol yerine bazen elma sirkesi de kullanılabilir. Tentür hazırlanması hakkında burada verilen bilgiler, basit ve genel yöntemlere dayanır.Profesyonelce hazırlanan tentürlerde, her bitki cinsi için değişik alkol-su oranı hesaplanır. Kullanılan etilalkolün derecesi genellikle yüksektir(70 derece civarı). Ama bizim amatörce kullanımlarımız için bu tür inceliklere gerek yoktur.Evde kullanılmak üzere hazırlanacak tentürlerde, 38-40 derecelik etilalkol veya aynı derecedeki kanyak, viski ve votka gibi içkiler de uygundur. Çünkü 30-40 derece civarı, tentürü uzun süre konserve edebilecek düşük dereceli etil alkol-su karışımıdırTentürler, 35-40 derece alkol içerikli damıtılmış içkilerin veya aynı derecede etil alkol, kanyak veya elma sirkesi kullanımı ile elde edilirler. Bir şişe veya ağzı kapanabilir bir kavanoz, ince kıyılmış bitkilerle gevşekce doldurulur (Kuru bitkiler için kavanozun 1/5' i, taze bitkiler için kavanozun 2/5' i) ve üstüne alkollü, etil alkol, kanyak veya elma sirkesi eklenir. Sıvı, bitkilerin üstüne çıkmalı ve kavanozun çalkalanacak kadarlık bir kısmı boş kalmalıdır. Ağzı iyice kapatılan şişe veya kavanoz, 14 gün güneşte bekletilir ve her gün 2-3 kez çalkalanır. Süre sonunda ince delikli bir süzgeç veya tülbentle birkaç kez süzülür ve bitki posasının suyu sıkılır. 1-2 gün bekledikten sonra bir kez daha süzülür ve koyu renkli şişelere aktarılır. Elde edilen bu başlangıç tentürü, serin bir ortamda saklandığında, kullanım süresi 2-3 yıl civarındadır. Tentürler, içten doğrudan veya çaya ve suya eklenerek, dıştan da kompres veya friksiyon (sürülme) biçiminde kullanılırlar. Örnek:
İsveç iksiri
Tentürlerin seyreltilerek güçlendirilmesi
Burada verilen ölçü birimini, örneğin bir likör kadehi dolusu olarak algılayabilirsiniz. 1 ölçü başlangıç tentürü, 9 ölçü 30-35 derecelik etil alkol-su karışımı, kanyak veya elma sirkesi ile koyu renkli küçük bir şişede inceltilir ve iyice çalkalanır. Elde edilen tentür, desimal ölçüye göre; D1' dir ve şişenin üstüne, kullanılan bitkinin adı, tentür yapımının tarihi ve incelti derecesi (D1) bilgilerini içeren bir etiket yapıştırılır. D1 inceltisinden alınan 1 ölçü, aynen yukarıdaki gibi 9 ölçü etil alkol-su, kanyak veya elma sirkesi karışımıyla inceltilirse D2 inceltisi elde edilir. Böylece devam edilerek, kullanımı önerilen incelti derecesine ulaşılır. (D3, D4, D5, D6... gibi)
Bazı bitki tentürlerinin kullanımında başlangıç tentürü tercih edilir. Ama tentürler genellikle seyreltilip-güçlendirilerek kullanılır. Bu konudaki tercihler, konu literatüründe (Homöopathie) tespit edilmiştir.
Homöopathie biliminde(tentürle tedavi) iki yüzyıl boyunca yapılan sürekli araştırmalar ve insan üzerinde yapılan deneylerle, hangi hastalıklara karşı hangi bitkisel, hayvansal veya mineral tentürün hangi seyrelti derecesinde,hiçbir yan etki oluşturmadan başarılı olabileceği kesinlikle saptanmıştır. Homöopathie yöntemleriyle yapılacak tedavilerde, konu literatüründe yerini almış olan bu seyrelti derecelerine ve kullanım dozajlarına mutlaka uyulmalıdır. Bazı hastalıklara karşı çok yüksek seyrelti dereceleri (örneğin D30)önerildiğinde, konunun yabancısı olan kişi şaşkınlığa kapılabilir. Ama bu tespitler kesinlikle doğrudur, çünkü tentürlerin etkinlikleri genelde seyreltildikçe artar! Tentürler, kullanım miktarları göz önüne alındığında, bitki çaylarından çok daha etkilidirler. Çok değişik kullanım biçimleri vardır. Doğrudan dil üstüne, biraz suyla inceltilerek veya ılık suya eklenerek kullanılırlar. Alkol almak istemeyen veya alkol yasağı altında olan kişiler için sıcak su karışımı en uygunudur, çünkü alkol sıcak suyun içinde kısa sürede uçar ve geriye yalnızca etken maddeler kalır.Tentürler ayrıca, tam veya yarım banyolara eklenerek de kullanılabilirler. Ayrıca, bitki şarapları da hazırlanılabilir. Bu şaraplar çok lezzetli olabilir, ama tentürler gibi uzun ömürlü olamazlar. Şifalı bitkiler bölümünde bu tür reçetelerle tanışacaksınız.
BİTKİ LAPASI Saplar ve yapraklar, bir tahta tabla üstünde, bir bitki lapası haline gelene kadar merdane ile ezilir. Elde edilen lapa, bir keten bezin üstüne yayılarak, hasta organın üstüne yatırılır, sargı bezi ile sarılır ve sıcak tutulur. Bu lapa kompresi gece boyunca etkilemeye bırakılabilir
BUHAR KOMPRESİ İçinde su kaynayan bir kabın üstüne yerleştirilen süzgecin içine taze veya kurutulmuş bitkiler konduktan sonra, süzgecin üstü kapanır. Bir süre sonra , yumuşamış olan bu sıcak bitkiler bir bezin üstüne yerleştirilerek, hasta organın üstüne yatırılır. Hepsi, bir yünlü kumaşla örtülür ve başka bezlerle sıkıca sarılır. Hasta kişi üşümemelidir.Örneğin:
Atkuyruğu buğu kompresleri çok etkilidir. Buğu kompresleri, iki saat veya gece boyunca hasta organın üstünde kalabilirler
SİRKE TENTÜRLERİ Tentürler, alkol yerine sirke ile de hazırlanılabilir. Sirke asidi de aynen alkol gibi, bitkinin etken maddelerini açığa çıkarır ve konserve eder. Bu işlem için özellikle elma sirkesi uygundur, çünkü elma sirkesinde zaten sağlığı destekleyici etken maddeler vardır.Kimyasal sirkeler kullanılmamalıdır! Hazırlama yöntemi aynen alkollü tentürlerdeki gibidir. Eğer elma sirkesine aromalı bitkiler eklenirse, mutfakta da kullanılabilecek çok hoş kokulu bir sirke elde edilmiş olur.
TIBBİ YAĞ Genellikle haricen kullanılan bir ilaç şeklidir. 10 kısım kuru drog 100 kısım zeytin yağı veya haşhaş yağı içinde bir müddet ( 14 gün ) güneşte tutulması ve süzülmesi ile elde edilir. Bitki yağı hazırlamak için, çiçekler veya yapraklar gevşek biçimde bir şişeye doldurulur ve bitkilerin iki parmak üstüne çıkacak miktarda, sızma zeytinyağı eklenir. 14 gün boyunca güneşte veya sıcak bir ortamda bekletildikten sonra tülbentten geçirilerek süzülür.
KOKULU YAĞ Kokulu çiçek veya bitki parçalarının distilasyon yolu ile yanı etken maddeleri su buharı yardımı ile bitkiden ayrıştırmak suretiyle öz yağını çıkartılarak elde etme yöntemidir.

ŞURUPLAR Tadı kötü olan sıvı ilaçlarda(bitki çayı veya tentür), tatlandırıcı bir katkı kullanmak yararlı olabilir. Böylece, çocuklara verilecek öksürük çayları veya bitki özsuları lezzet bakımından cazip kılınmış olur. Basit bir şurup şöyle hazırlanabilir: Bir kilo tozşekere yarım litre kaynar su eklenir ve hafif ısıda, şeker eriyip sıvı kaynamaya başlayana kadar sürekli karıştırılır. Kaynamaya başladığında da hemen ocaktan çekilir.

Bu basit şurup, tentürlerle çok iyi uyum sağlayabilir. Bir ölçü tentür ve iki ölçü şurup karıştırılır ve koyu renkli bir şişeye aktarılır, kapak sıkıca kapatılır ve serin bir ortamda saklanır. Taze bitki özsuları veya bitki çayları da şurupla karıştırılarak kullanılabilir. Özellikle,bitki özsuları ile öksürüğe karşı hazırlanan şuruplar başarıyla kullanılabilir. Kurutulmuş bitkilerin doğrudan kullanımı Bazen kurutulmuş bitkilerin doğrudan kullanımının da yararlı yönleri vardır.Örneğin, tadı kötü olan bir bitkinin tadı alınmadan kullanılması ve bitkinin tümünün, odunsu bölümleri de dahil olmak üzere kullanılabilmesi. Daha da önemlisi, fazla sıvı almaması gereken(örneğin ağır böbrek hastaları)kişilerin de bitki kullanımından yararlanabilmeleridir. Tabii ki elde edilecek yarar bitki çaylarına oranla daha az olacaktır, ama sonuçta küçük oranlarda önemli bir etki yaratabilirler. Kuru bitki kullanımının bir dezavantajı da, bitkilerin tadının alınamamasıdır. Çünkü acı madde bitkilerinin öncelikli etkisi, tat alma duyusunun beyne gönderdiği sinyallerle gerçekleşir. Bu tür bitkiler kapsüllerin içinde alındığında, etki azalacak ve hatta hiç ortaya çıkmayacaktır. Ama kişi yine de bitkileri kuru biçimde kullanmak istiyorsa, bitkileri elden geldiğince inceltmeye, toz haline getirmeye çalışmalıdır. Ancak bu durumda bitkinin hücre duvarları yıkılacak ve böylece etken maddelerin beden tarafından özümlenebilmesi kolaylaşacaktır. Bu kullanım biçimi için gereken boş kapsüller eczanelerden veya ecza depolarından temin edilebilir.
TOZ Bitki parçalarının bir madeni havanda dövülmesi veya bir değirmende çekilmesi ile elde edilir. Parça büyüklüklerine göre kaba, orta, ve ince olabilir. Hap olarak veya güllaç içinde alınacak tozların ince olması tercih edilir. Tozların alınmasında kullanılacak en kolay yol, önce tozun yarım su bardağı içine dökülmesi ve iyice karıştırıldıktan sonra bu karışımın içilmesi en uygun olanıdır.
BitkilerinDıştanKullanımBiçimleri Şifalı bitki bileşimlerinin bedene deri yoluyla da girebileceği gerçeğinden yola çıkılarak, şifalı bitkilerle tedavi biliminde bu amaçla pek çok yöntem geliştirilmiştir. Örneğin, vajina yıkamalar da, içten kullanım izlenimini vermelerine karşın,genel anlamda dıştan kullanım kategorisine girmektedir. BANYOLAR Yarım litre bitki çayı katkısıyla hazırlanan bir tam banyo, bitkisel etken maddelerin deri yoluyla alımının en etkili ve keyifli biçimidir. Bir başka seçenek de, oturma banyosu veya el ve ayak banyolarıdır. Çayı içilen her bitki banyo katkısı olarak da kullanılabilir. Tabiiki, şifalı bitkiler fevkalade kokulu banyolar için de kullanılabilir.Rahatlatıcı banyo katkıları için birkaç örnek: Yatıştırıcı ve aynı zamanda da hoş kokulu bir banyo için, lavanta, oğulotu,mürver çiçeği veya biberiye katkısı kullanılabilir.Dinlendirici ve iyileştirici bir uyku sağlayabilmek için, kediotu kökü, şerbetçiotu veya ıhlamur katkılı bir banyo çok etkili olabilir. Uykusuz çocuklar veya diş çıkaran bebekler için, mayıs papatyası veya ıhlamur katkıları kullanılabilir. Ateşli hastalıklarda veya kan dolaşımının uyarılması gereken durumlarda, zencefil ve civanperçemi gibi uyarıcı ve terletici etki içeren katkılar çok rahatlatıcı olabilir. Bunlar yalnızca birkaç örnektir.Öteki bitkileri de kişi kendisi bulabilir. Ayrıca eterli uçucu yağlar da, birkaç damla olarak banyo suyuna eklenebilir.
OTURMA BANYOSU Tam banyo için, gerekli bitkiler geceden soğuk suya koyulur. Bir banyo için bir kova dolusu (6-8 litre) taze bitki veya 200 gr kurutulmuş bitki gereklidir. Ertesi gün bu miktar ısıtılır (kaynatılmaz) ve süzüldükten sonra banyo suyuna eklenir (küvet). Banyo süresi 20 dakikadır. Kalp ve göğüs bölgesi suyun dışında kalmalıdır. Ilık ya da sıcak su ile belirtilen sınırları aşmayacak şekilde doldurulmuş küvete bitki suyunu süzüp boşalttıktan sonra 20 dakika süreyle oturmalısınız. Bu esnada ilgili sayfalarda belirtilen bitki çayını da yudum yudum içebilirsiniz. Banyodan sonra kurulanılmaz ve durulanılmaz. Bir bornozun içinde, sıcak yatakta bir saat kadar yatarak dinlenilir.
Yarım banyo için, yarım kova (3-4 litre) taze bitki veya 100 gr kurutulmuş bitki gereklidir. Yarım banyonun hazırlanışı ve uygulanışı da aynı tam banyo gibidir. Ancak, banyo suyu böbreklerin üstüne kadar çıkmalıdır. Yarım banyo süresi de 20 dakikadır. Banyodan sonra kurulanılmaz ve bir bornozun içinde, sıcak yatakta bir saat kadar yatarak dinlenilir. İlgili sayfalardaki bitki özelliklerine uygun önerilere dikkat edilmesi gerekir

VAJİNAL YIKAMALAR
Dıştan kullanımın bir başka türü de vajinal yıkama yöntemleridir ve lokal enfeksiyonlara, tahrişlere, mantar rahatsızlıklarına karşı uygulanır. Her yıkama için taze bitki çayı hazırlanmasına gayret edilmelidir. Bitki çayı, beden ısısına uygun derecede ılıklaşınca(37-38derece), yıkamada kullanılacak olan şırınganın içine çekilir ve vajinanın içine boşaltılır.Sıvının vajinada uzun süre tutulmasına gerek yoktur.Vajinal yıkamayı gerektiren rahatsızlıklarda, belirtinin sona ermesinden 3-4 gün sonrasına kadar yıkama günde 2-3 kere uygulanmalıdır.Ama 5-6 günlük bir tedavi sonrasında bir rahatlama olmadığında uzman doktora başvurulmalıdır. MERHEMLER
Katı yağ, sıvı yağ (zeytin yağı, badem yağı ), lanolin ve vazelin gibi sıvağlar ile yapılan ve dışarıdan kullanılan ilaç şekilleridir. Merhem hazırlamak için, merhem içine konulacak madde veya maddeler önce havanda iyice toz haline getirilir. Sonra bir miktar sıvı yağ maddesi üzerine azar azar ilave edilerek havanda karışımı devam edilir.
Merhemde kullanılacak taze bitki veya bitkiler çok ince kıyılır(iki büyük avuç dolusu). Yarım kilo margarin bir tencerede eritilir ve kızartma yapma kıvamına kadar kızdırılır,bitkiler yağa eklenir ve karıştırılır. Arada bir karıştırılarak 2-3 dakika pişirildikten sonra ocaktan indirilir, kapağı kapanır ve demlenmeye bırakılır. Bir gece boyunca serin bir ortamda bekletildikten sonra, ertesi gün yine ocağa koyulur ve hafif ısıda erimeye bırakılır,kızartılmaz. Bitki yağı iyice akışkan durum alana kadar ısındığında, üstüne tülbent serilen bir süzgeçten geçirilerek süzülür ve damlamaya bırakılır. Posa sıkılmamalıdır, aksi halde bitkinin özsuyu da yağa karışır ve merhem tabanına çökerek küf oluşturur.Merheme hoş bir koku kazandırmak için, sıcak yağın içine 10-15 damla bitki esansı(kekik, muz, elma veya menekşe)damlatılır ve iyice karıştırılır. Sonra temiz merhem kaplarına aktarılır ve soğuduktan sonra kapakları Kapatılarakbuzdolabındasaklanırlar. Aslında derinin en iyi biçimde emebileceği merhem dolgu maddesi domuz içyağıdır.Kokusundan veya niteliğinden rahatsız olmayanlar, margarin yerine domuz yağı kullanabilirler.


KOMPRESLERSıcak bir kompres,iyileşmeyi hızlandırabilmek için, şifalı bitkilerin deriyi etkileyebilmelerini sağlayan çok yararlı bir uygulamadır.Temiz bir bez veya pamuk sıcak bitki çayına batırılıp,hafifçe sıkıldıktan sonra söz konusu bölgeye yatırılır. Kompreslerin etkili olmaları sıcak kalmalarına bağlıdır. Bu nedenle kompresler sık sık tazelenir veya bir plastik parçasıyla örtüldükten sonra, üstüne sıcak bir termofor koyulabilir. Yara iyileştirici,uyarıcı ve terletici bitkilerin tümü kompresler için uygundur. KAYNAK KİTAPLARDAN ALINTILAR (REFERANSLAR
1-"Tanrı'nın Eczanesinden Sağlık", Maria Treben
2-Türkiye'de Bitkilerle Tedavi, Prof.Dr. Turhan Baytop, I.U Eczacılık Fak.
3-Eröztürk N.: Bir Yudum Sağlık, Anahtar Kitaplar Yayınevi, İstanbul, 2000




ACI BAKLA,YAHUDİ BAKLASI,GAVUR BAKLASI,KURT BAKLASI,DELİCE BAKLA,TERMİYE,TERMİZ,TİRMİS,LÜPEN,ARTAMUZ(LUPİNUS ALBUS)

Avrupa, Balkanlar ve Türkiye'de bilhassa Marmara ve Ege bölgelerinde yabani olarak yetişmekte, ayrıca yetiştirilmektedir,süs bitkisi olarak ta yetiştirilmektedir.
Baklagillerden; otsu bir bitkidir.Bir senelik bitkidir.Acı taneleri kullanılır
30-120 cm’e kadar uzayabilir. Yaprakları el şeklinde parçalı, uzun saplı, 5-9 yaprakçıklıdır.El şeklinde parçalı yaprakları,vardır.Çiçekleri dik salkımlar halinde kümelenmiştir.. İlkbahar sonu, yaz başında açtığı 40 - 50 santimlik dimdik çiçekleri hayli etkileyicidir. Her sene yerinde çıkan bir senelik ya da ufak çalı şeklinde gelişen üç değişik türü vardır.
Beyaz yahudi baklasi: Beyaz çiçeklidir. 120 cm kadar yükseklikte, bir yillik bir bitkidir.Sari çiçekli yahudi baklasi: Vatani, Orta ve Güney Avrupa’dir.Mavi çiçekli yahudi baklasi: Vatani, Akdeniz çevresi memleketleridir.
En kaliteli humus yapıcı bitki lupinustur. Çok çabuk büyür ve etkileyicidir. Nitrojeni toprağa geçirdikleri gibi ikinci tür lupinuslar (her sene çıkanları) kök bölgelerinde yararlı bakterileri barındırırlar.
Üretimi: Büyük çiçekliler yaz sezonunda tohumları ekilerek ya da ilkbaharda kökten ayırmakla üretilebilir. Kesim çiçeği olarak kullanılabilir ama fazla dayanmaz. Yaz çiçekli bordürlerinde, girişlerde bolca kullanılabilir. Temmuz sonunda çürüyen üst gövdesi daha sonra açacak çiçeklere yer hazırlar. Sakın sökmeyin. Yeni bitkiyi etrafına dikin. Kullanılışı:Olgun tohumları acı lezzetli ve zehirli bileşikler taşıdıkları için, bunları uzaklaştırmak maksadıyla kaynar suda bir müddet tutulurlar. Gevşeyen kabuklar soyulup bakla yenir veya bu tohumlar lapa haline getirilerek harici olarak deriye sürülebilir. Tohumlar kavrulup, değirmende çekilerek toz haline de getirilebilir
İçindeki Maddeler: Sabit yağ ve lupinin, spartein gibi alkaloidler taşımaktadır.Tıbbî Etkiler: İdrar arttırıcı, kuvvet verici ve barsak parazitlerini düşürücü etkileri bilinmektedir. Zehirsizleştirilmiş baklalardan 10-20 adet yenilebilir. Ayrıca adet kanamalarını artırır ve kolaylaştırır, doğum sonrası akıntıların gelişini rahatlatır. Toz haline getirilmiş kavrulmuş tohumlardan sabah aç karnına 1 kahve kaşığı alınır.
Harici olarak tohumların lapası yaralı deri hastalıklarında uygulanır.
Sirke ve Süzme bal ile kaynatılarak lapa haline getirilirse:
* Böceklerin ısırdığı yere sürülürse zehiri çeker, ağrıyı giderir* Fazla yenirse baş ağrısı yapar.* Normal yeme miktarı bir tatlı kaşığıdır.

ADAÇAYI,DİŞ OTU,MERYEMİYE,ELMA OTU(Salvia officinalis),
Ballıbabagillerden; özellikle Akdeniz bölgesinde yetişen ıtırlı bir bitkidir. Menekşeye benzeyen çiçekleri haziran, temmuz aylarında açar. Yaprakları uzun, kenarları tırtıllı, beyazımsı yeşil renktedir. Hafif kaffuru kokusu vardır. Çiçek açtığı zaman toplanıp, kurutulur.
Akdeniz kıyılarının kır bitkisidir. Haziran-temmuz ayları arasında mavimsi-mor renkli çiçekler açan 30-60 cm boyunda, çok senelik kokulu bir bitki. Bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilmektedir. Gövdeleri dik, odunsu ve dört köşelidir. Çiçekler üst yaprakların koltuğunda çiçek durumu meydana getirirler. Çiçekler, tüpsü ve uçları dudak şeklinde sarkmıştır. Ülkemizde kışın sert geçmediği yörelerde, bahçelerde de tohumlardan üretilir. Hafif kireçli, kolay su geçiren, kuru toprakları sever. Tohumları Nisan ve Eylülde ekilir. Şifası kenarları tırtıllı, buruşuk görülen, açık yeşil yapraklarındadır. Tanen , uçucu yağ, acı madde ve B vitamini içermektedir. İki çeşit adaçayı vardır.Bahçe adaçayı (Salvia officinalis) güneşli bir yerde yetiştirilmelidir. Don olayına karşı duyarlı olduğu için, kış boyunca çam dalları ile örtülmesi doğru olur. Ülkemizde İzmir bölgesinde bahçe adaçayı yetiştirilmektedir. Bir başka cins olan çayır adaçayı (Salvia pratensis -Salvia tribola), çayırlarda, bayırlarda ve meralarda yetişir. Çevresine ıtırlı hoş bir koku yayan mavi–menekşe renkli çiçeklerin pırıltısı uzaklardan seçilebilir. Çayır Adaçayı (Anadolu adaçayı) batı ve güney-batı Anadolu'da bol olarak yetişmektedir. Anadolu adaçayından "
elma yağı" veya "acı elma yağı" denilen yağ da üretilmektedir.Bahçe adaçayı (tıbbi adaçayı) ise, şifalılık bakımından daha etkilidir. Anadolu'da 70'in üzerinde diğer başka türleri tabii olarak yetişmektedir. Türkiye'de yetişen ve adaçayı olarak kullanılan diğer türlerinin başında Anadolu adaçayı, yönlü adaçayı, misk adaçayı, yabani adaçayı, yeşil adaçayı vs. gelir. Kimyasal madde muhtevaları değişmekle beraber, tıbbi adaçayı gibi kullanılır Toplama/Kurutma: Yapraklar, çiçeklenme başlamadan Mayıs ve Haziran’da toplanmalıdır.Kuru ve güneşli günlerde, Etken maddelerinin doruğa ulaştığı öğlen saatlerinde toplanan yapraklar, gölgeli ve havadar bir yerde kurumaya bırakılır. İyice kuruduktan sonra ince kıyılarak, hava almayan kaplarda yada keten torbalarda saklanır, yıl boyu kullanılır
Bileşim: Eterli uçucu yağlar, %30 Thujon, %5 Cineol, Linalol, Borneol, Salven, Pinen ve kafur; tanenler, triterpenoitler, flavonlar; Östojen benzeri maddeler; reçineli bileşikler içerir. Bu bitkinin çiçekleri, gargara ve adaçayı sirkesi yapmak için toplanır (bir avuç çiçek, doğal sirkenin içinde bir süre bekletilir) ve elde edilen sirke, uzunca bir süre hasta yatağından kalkamayan kişilere rahatlatıcı ve canlandırıcı anlamda sürülerek, masaj yapılır.
Etkileri : Antiseptik, Gaz söktürücü, Kuvvet verici, Uyarıcı, Kadın hastalıkları, Kan temizleyici, Ağız sağlığı. Bütün bu etkileri için, adaçayının çiçek açmaya haşladığı ilkbahar sonu ile yaz başlarında yaprakları toplanıp 35 C dereceden daha sıcak olmayan, gölge yerlerde kurutulur. Kurumuş yapraklarından 1-2 tatlı kaşığı alınıp üzerine l bardak kaynar su dökülerek, yapraklar 10 dakika süreyle demlendirilir. Bu infüzyondaki yapraklar süzülür ve elde edilen çay, günde üç kez birer bardak içilir.• Adaçayının içerdiği uçucu yağ, mukoza zarlarını iyileştirdiği için ağız, dişeti ve dildeki şikayetlerle boğaz ve bademcik enfeksiyonlarına karşı iyileştiricidir.Dişeti,ağız içi ve bademcik iltihaplanmalarında yapılan gargaralar ve çalkalamalar genellikle çok iyi sonuç veriri.Bu iyileştirici etki adaçayı-papatya yarı yarıya karıştırıldığında daha da artacaktır. Bu çay yara kompreslerinde de kullanılabilir. .Bademcik kronikleşmişse ebegümeci gerekir. Bademcik iltihabı , boğaz hastalıklarında adaçayı özellikle önerilir. -Bir bardak sütün içine bir tatlı kaşığı adaçayı ufalanıp ilave edilir , beş dakika kaynatılıp demlenir.Bir tatlı kaşığı bal ilavesi ile sıcak içilir, gece içilirse rahat uyumayı sağlar,Terletir, ateşi düşürür, boğmacada en iyi formüldür.


Bitki, antifungal etkiler taşır. Yani ciltteki mantarlara sürülürse onları yok eder.Bu etkileri sağlamak için, adaçayının kurumuş yapraklarından 1 tatlı kaşığı alınıp 1 bardak suya konularak kaynatılır. Sonra kabın üstü kapatılıp 15 dakika süreyle bekletilir. Böylece elde edilen dekoksiyonla günde birkaç kez derin gargara yapılır. Ya da bu dekoksiyon, mantarların bulunduğu yerlere dıştan uygulanır.• Adaçayı yaraların iyileşmesini hızlandırır.Bunun için, körpe adaçayı yaprakları ezilerek yara lapası hazırlanır. Bu lapa yaraların üzerine kompres yapılarak, yaranın iyileşmesi hızlandırılır.• Adaçayı dişleri beyazlatır ve sağlamlaştırır.Bunun için, bir-iki körpe adaçayı yaprağı ya da toz haline getirilmiş kuru adaçayı yaprağı elle dişlerin üzerine bastırılarak sürtülür.
Hastalık sonrası güçsüzlük hallerinde başarıyla kullanılabilir. Adaçayı, hasta karaciğeri de çok olumlu etkiler, onunla ilgili tüm rahatsızlıkları (verem vb)giderir. Kan temizleyici etkisi vardır. Solunum organlarını ve mideyi balgamsı salgılardan temizler, iştah açıcıdır. *Grip ve soğuk algınlığında ve bunlardan ileri gelen adale ağrılarında kullanılır .Antiseptiktir , ateşi düşürür ve vücudu dinlendirir. Ayrıca dıştan kullanımda da, gargara ve çalkalamaların yanısıra yara kompresi olarak da kullanılabilir. Mide ve bağırsak gazlarını giderir. Mide bulantısını keser. Hazım sisteminin düzenli çalışmasını sağlar. Göğsü yumuşatır. Astımdaki sıkıntıları geçirir. İdrar ve ter söktürür. Günde, 3 kahve fincanından fazla içilmemelidir.Adaçayı
sıkça içildiğinde tüm bedeni güçlendirir, kalp krizi tehlikesini azaltır ve kötürümlülerde çok yararlıdır. Adaçayı sirkesiyle de, yatalak hastalara uzunca bir süre masaj yapılırsa rahatlatıcı ve canlandırıcı etkisinden faydalanılır.Kalp krizlerini önler ve iyileştirirUYARILAR• Gebe kadınlar adaçayını dahilen kullanmamalıdır.• Adaçayı sürekli olarak yüksek dozda alınmamalıdır.
• Bazı bünyelerde kan basıncını yükseltici etkiye sahiptir.Tansiyon hastaları nadiren kullanmalıdır.
• İçinde doğal fitoöstrojenlerin olması nedeniyle erkekler aşırı ve uzun süreli içmemeli,günde 1-2 fincan yeterlidir.
Gece terlemelerinde lavanta ile kullanılır. (günde iki fincan) Mikroplu hastalıkların neden olduğu gece terlemelerini keser.
Kramp, omurilik rahatsızlıkları, beze hastalıkları ve organ titrekliklerinde başarı ile kullanılır. (günde iki fincan çay)
*Kan temizleyici etkisi vardır. Karaciğer hastalıklarında faydalıdır , vücuttaki toksinleri atar, safrayı söker. Mide ve bağırsak gazlarını, bulantıyı giderir. Mide sularının düzenli çalışmasını sağlar. Hazmı kolaylaştırır , iştah açıcıdır, ülsere ve ishale iyi gelir.İdrarı artırır. (günde en fazla 3 kahve fincanı ) Kansızlığın iyileşme döneminde içilir.
*Böbrek ve mesane taşlarını daha rahat düşürmek için 80 gr olan yarım avuç Adaçayı 1litre suda haşlanır. Şeker ve küçük bir parça limonla çay gibi içilir.
Adaçayı kaynatılarak içine biraz sirke ve bal eklenip gargara yapılır. Bu formül dişeti kanamalarında da daha etkilidir.
Çay olarak demlenip bal ve sirke ilave edilerek içilir.
Diş iltihaplanmalarında kanayan ve sallanan dişlerde ve diş eti çekilmesinde iyi gelir.Gargara yapılır veya çaya pamuk batırılarak hasta bölgeye tampon uygulanır.
Toz haline getirilen Adaçayı yaprakları, diş temizliğinde kullanılır. Dişleri sağlamlaştırır, beyazlatır.
Sinir yorgunluğu ve döl yatağı hastalıklarında da arasıra Adaçayı oturma banyoları alınmalıdır. Depresyon ve el titremeleri için faydalıdır. Astım sıkıntılarını giderir. Adet düzensizliklerini ve sancılarını iyileştirir, rahim iltihaplarını giderir.
Şeker hastalığında, çay şekersiz içilir.
Yaralar, iltihaplı yaralar ve çıbanlar (apseler) kaynatılmış Adaçayının suyu ile pansuman edilebilir.Yapraklarından elde edilen Adaçayı tozu da kullanılabilir.
Böcek sokmalarında, sokulan yere ufalanmış Adaçayı yaprağı uygulanır. Yaprakları ezilip merhem haline getirilerek sivrisinek, arı vs. sokmalarında sürülürse acıyı dindirir, kaşıntıyı önler. Ayrıca emziren annelerin çok fazla sütü aktığı taktirde bu merhem meme ucuna sürülürse, sütün aşırı akmasını önler.
Çocuk sahibi olmak isteyen kadınlarında Adaçayı içmeleri faydalıdır.
Adaçayı, Ihlamur ile beraber öksürük kesici, Nane ve Kekik ile kaynatılmış suyu mideyi düzenlemek için verilir.
Adaçayı, koku değiştirici olarak, su ile kaynatılır ve çıkan buharın kokuyu alması sağlanır.
Saçların bakımında , saçların fazla yağını alıp deriyi temizler , ölü hücreleri yok eder. Saç derisini canlandırır , saç dökülmesini önler , derinlemesine temizlik sağlar. Adaçayının yağı papatya ile birlikte kullanılırsa daha faydalı olur.
Saçlar için besleyici ve etkili bir toniktir; 8 bardak kaynatılmış suya bir avuç Adaçayı konur , üstü kapalı beş dakika kaynatılır , 30 dakika demlenir , süzülür.Her banyodan sonra, saç dipleri bu tonik ile ovulur , durulanmaz , soğuk kullanılması daha etkilidir. Ağarmış saçların görünümünü değiştirir.Aynı zamanda papatya ve adaçayı içmeye devam edilir.
Adaçayı ezilerek elde edilen mayi ile masaj yapılan saçlar siyahlaşır ve gürleşir.
UYARI: Lüzumundan fazla kullanılırsa,(günde 3 kahve fincanından fazla) vücuda zarar verir, zehirlenmelere sebep olur. Damakta şişmeler meydana gelir. Doktora başvurulmalıdır. Çocuklara az miktarda verilebilir.
Yağının buharı solunduğunda Alzheimer hastalığın önler,hafızayı güçlendirir.
KULLANIM BİÇİMLERİ
Çay hazırlamak: Yarım veya bir tatlı kaşığı dolusu ince kıyılmış kuru yaprak, bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır ve üstü kapalı olarak 10 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 2-3 bardak içilir. Taze bitki kullanılması durumunda 4-5 dakika demleme süresi yeterlidir.Çalkalama/Gargara: 2-3 tatlı kaşığı kurutulmuş ve ince kıyılmış yaprak, 2 bardak soğuk suya eklenir ve ateşe konur. kaynamaya başlayınca ocaktan indirilir ve üstü kapalı olarak 15 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde pek çok kere 5-10 dakika süreli gargaralar yapılır.
Tentür Kullanımı: Günde 3 kere, 15-20 damla kadar D2 inceltisindeki tentür, yarım kahve fincanı suya eklenerek alınır. Çay olarak kullanılabildiği her yerde tentür de kullanılabilir.
Şarabı: 100 gr kuru yaprak 1 lt şarap içinde 10 gün bekletilir,süzülür,şişelere doldurulur.serin yerde saklanır.
Karışımlar: Gargaralarda ve çalkalamalarda
kekikle, sindirim sorunlarında ise Mayıs papatyası ile eşit oranda karıştırılırAdaçayı sirkesi: Geniş ağızlı bir şişe, boğazına kadar Yabani Adaçayı ile doldurulur. Çiçeklerinin üstüne çıkacak kadar Doğal üzüm sirkesi eklenir ve şişe 14 gün güneşte veya sıcak bir yerde arada bir çalkalanarak, bekletilir.Yarım Banyo: 100 gr bitkinin çiçekleri geceden soğuk suya konur. Ertesi sabah kaynama derecesine ulaşana kadar ısıtılarak, 5-6 dakika demlendikten sonra süzülür banyo suyuna eklenir. Banyo maksimum 20 dakika sürmelidir.
Elma Yağı (Acı Elma Yağı):
Ülkemizde kimi yerlerde Elmaotu da denilen Anadolu adaçayı (Salvia triloba) türünün çiçeklerinin ve yapraklı dallarının su buharıyla birlikte damıtılmasıyla elde edilen uçucu yağdır. Kimi eczane ve aktarlarda, küçük şişeler içinde satılır Ülkemizde özellikle Muğla ve Fethiye bölgelerinde elde edilmektedir. Sarımsı veya renksiz, özel kokulu ve yakıcı lezzetli bir sıvı olup %60 kadar sineol taşımaktadır. Elmayağı, mide ve bağırsaklardaki gazı söktürücü, sindirimi kolaylaştırıcı, aşırı terlemeleri kesici ve idrar söktürücü olarak, günde bir kez l bardak suya 3-5 damla katılarak içilir. Daha fazla dozda alınması sakıncalıdır. Aynı formül dıştan yaraları temizleyici ve iyileştirici olarak kullanılır. Ancak, fazla etkili olabileceği ve ciltte kızarıklıklara yol açabileceği için, badem yağı ya da çiçek yağıyla biraz inceltilmesi salık verilir. Yüksek miktarlarda zararlıdır. Haricen yara iyi edici, antiseptik ve karın ağrısına veya gaz söktürmek için kullanılmaktadır
UYARILAR: Adaçayının aşırı kullanımında kan basıncı (tansiyon) yükselebilir. Dölyatağı (Rahim) kaslarını uyardığı için, gebelik sürecinde kullanılmaz. Annelerin süt üretimini durdurur. Önerilen dozajlara uyulduğunda, bilinen başka bir yan etkisi yoktur Orjinal Adı: Salvia türleri ELMAYAĞI (YA DA ACI ELMAYAĞI).
ALTINBAŞAKOTU (SOLİDAGO OFFİCİNALİS) ALTINASA,YAHUDİOTU
Altınbaşak (Solidago virgaurea), hendeklerde, orman kıyılarında, eğimli çayırlarda ve ağaçları kesilmiş orman bölgelerinde yetişir. Yöresel olarak yahudi otu ve altınasa adıyla da bilinir. Tüylü ve altın sarısı çiçeklerle bezeli sapı 1 m kadar yükselebilir.Sapı yuvarlak,çizgili uç bölümleri tüylü,alt bölümleri kahverengi-morumsu veya kırmızıdır.Yapraklar aşağılarda iri saplı,yukarılarda küçük ve sapsız oval biçimdedir.Çiçeklenme başlangıcı olan ağustosun ilk haftalarında,bitki sapının orta bölümünden kesilir.Saplarından bağlanarak demetlenen bitkiler gölgelik ve havadar yerlere asılarak kurumaya bırakılır.Saplarla birlikte çok ince kıyılıp,hava almayan kaplarda saklanır.
Bileşim:Saponin,uçucu yağ,tanen,flavon,organik asitler ve acı maddeler
İdrar artırıcı, gaz söktürücü ve antiseptik özelliği vardır. Altınbaşak, bağırsak hastalıklarında ve kanamalarında kullanılır. Ama, her şeyden önce böbrek hastalıklarına karşı olağanüstü bir şifalı bitki olarak övülür. Bitkinin çiçekleri ve yaprakları serinletici bir etkiye sahiptir. Bitki, bedendeki fazla sıvıyı atabilme yeteneğine sahip oldugu için, her tür böbrek ve mesane hastalığında önerilir. Altınbaşak, Yoğurtotu ve sarı ballıbaba eşit karışımı ile demlenen çaydan günde 4 bardak içerek 14 günlük bir kürle Altınbaşak, böbrek büzülmelerinde ve yapay böbreğe bağlanma zorunluluklarında (Dializ makinesi) bile, yoğurtotu ve sarı ballıbaba ile birlikte etkilidir. Fakat, tüm bu bitkileri doğadan taze toplanmalı. Kişinin tüm ruhsal duyumları böbrekler tarafından karşılanır. Bu nedenle, örneğin, bir yakının ölümünde veya herhangi bir felaket karşısında, en fazla zarara uğrayan organ böbrektir. Altınbaşak, kişinin duygusal yaşamını en iyi düzenleyen bir şifalı bitki olarak kendini kanıtlamıştır. Bu nedenle, düş kırıklıklarında ve ruhsal sıkıntılarda altınbaşak çayı önemle tavsiye edilir. UYARILAR:Bilinen hiç bir yan etkisi yoktur. Kronik böbrek hastalıklarında doktora danışılması doğru olur.Kullanım Biçimleri :Çay hazırlamak : Bir tatlı kaşığı kurutulmuş ve ince kıyılmış bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır ve üstü kapalı olarak 10-15 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 2-4 bardak çay, aç karnına veya öğün aralarında, soğutulmadan içilir. Taze bitki kullanılması durumunda 4-5 dakika demleme süresi yeterlidir. Tentür: Günde 3-5 kere, 10-15 damla D1 inceltisindeki tentür doğrudan dil üstüne veya yarım kahve fincanı suya eklenerek alınır. Çay olarak kullanıldığı her yerde tentür olarak da kullanılabilir.Üçlü Çay Harmanı : Sarı ballıbaba, altınbaşak ve yoğurtotu eşit oranda karıştırılır. Bu karışımdan yarım tatlı kasığı dolusu , orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, 5-6 dakika demlendikten sonra süzülür. Gün boyunca 2-4 bardak içilir.Referanslar:1-"Gesundheit aus der Apotheke Gottes" "Tanrı'nın Eczanesinden Saglık", Maria Treben 2-Türkiye'de Bitkilerle Tedavi, Prof.Dr. Turhan Baytop, I.U Eczacılık Fak.3-"Bir Yudum Sağlık", N.Eröztürk, Anahtar Yayınları,2000

ATKESTANESİ,HİNDKESTANESİ, KOCA ATKESTNANESİ,
BEYAZ ÇİÇEKLİ ATKESTANESİ (Aesculus hippocastanum)
Atkestanesigiller familyasının örnek bitkisidir.Kuzey Yarıküre’de yetişen Aesculus cinsi, kışın yapraklarını döken 25 kadar ağaç ya da çalı halindeki bitki türünün ortak adı atkestanesidir. Bunlardan konumuzla en çok ilgili olan, Koca atkestanesi ya da Beyaz çiçekli atkestanesi(A. hippocastanum) türünün anayurdu Balkan Yarımadası olup bu tür on yedinci yüzyılda Avrupa’ya yayılmıştır. Türkiye’de park ve bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen ve 20-30 m. kadar boylanabilen bu ağaca kısaca atkestanesi diyeceğiz. Atkestanesi ağacının gövdesi düz ve sık dallı, tepesi düz olur. Kenarları dişli, ucu sivri 5-9 yaprakçıktan oluşan yaprakları koyu yeşil renklidir. Üzerlerinde pembe lekeler bulunan ve piramit biçimli salkımlar oluşturan beyaz çiçekleri yaz aylarında açar. Bu çiçeklerden oluşan kapsül durumundaki kalın çeperli mevyeleri dikenlidir. Meyveler olgunlaşınca, yeşil renkli dikenli kabuk yarılır ve içinden 1-3 adet parlak koyu kahverengi, tadı buruk ve acı olan tohumu düşer.
Eskiden soluğan (nefes darlığı) çeken atlara verildiğinden bu tohumlara ve bitkiye atkestanesi adı verilmiştir. Atkestanesi, tohumlarıyla ya da gövde çelikleriyle çoğaltılır.Bitkinin sağlığa en yararlı bölümü tohumlarıdır. Bunlar, yani atkestaneleri bol miktarda nişasta, şekerler, saponin, tanen, yağ, bazı acı maddeler ile aeskulin ve fraksin’i içerir. Eczacılıkta iltihap giderici ilaçların yapımında kullanılır.Ağacın ekşi tadı olan körpe yaprakları bazı yerlerde toplanıp sarması yapılarak yenilir.
Tibbi Etkileri ve Kullanımı:
• Damar büzücü ve kan dolaşımını güçlendirici tonik etkileri vardır. Bu nedenlerle varis, flebit ve hemoroit hastalıklarının iyileştirilmesinde kullanılır.• Aynı nedenlerle damarlardaki yangı ve deri çatlaklarının iyileştirilmesinde yararlı olur.• Gene aynı nedenlerle kılcal damarların çatlamasını ve kanamasını;bacaklardaki ülserleri iyileştirir.• Dolaşım sisteminde damarların gücünü ve sağlıklı oluşunu destekler.Bu etkilerinden yararlanmak üzere, atkestanesi ağacının sonbaharda olgunlaşıp yere dökülen tohumlan toplanıp kurutulur, l -2 tatlı kaşığı kurumuş tohum parçaları ile, varsa ağacın yaprağından bir miktarı alınıp üzerine l bardak kaynar su dökülür. 10-15 dakika demlendirilerek bir infüzyon hazırlanır. Bu infüzyon günde üç kez birer bardak olarak ve tatlandırılarak içilir.• Ya da flebit, hemoroit, yangılı damar, varis, deri çatlakları ve bacaklardaki ülser durumlarında aynı infüzyon dıştan, şikâyetli yerlere, ovuşturularak uygulanır.
UYARILAR: Hamile veya emziren kadınlar bu ürünü kullanmamalıdırlar

ASLAN PENÇESİ (Leontice leontopetalum) ARSLANAYAĞI- ARSLANKULAĞI – DOMUZ AĞIRSAĞI- FINDIKOTU- KIRKBAŞ -SAHTEN - SEHDURAN – SEBNEMLİ
Gülgiller familyasindan olan bitkinin ismi Arap'ça sihirli küçük sey anlamına gelir. Dayanikli, otsu, çok yıllık bir bitkidir. Orman ve yol kenarlarinda, nemli çayırlarda, yüksek yerlerde dağ ve bayırlarda yetisir. 100 - 2600 m rakimlar arasinda bulunur. Boyu 15 - 50 cm arasi değişir. Yeşil gövdesi tüylü olup yukarıya doğru dallanır, çiçeklendiğinde dışa doğru bükülür. Daha sonra kızılımsı kahveye döner. Yaprakları mavimsi yeşil, yumuşak, kenarları 7 - 11 arası dairesel parçalı ve dişlidir. Bütünsel görünümleri hemen hemen daireseldir. Bazen sabahları yapraklarında kristal gibi parlayan gizemli çiğ damlaları gözükür. Haziranda ters seyrek salkım şeklinde yukarı doğru açan yeşilimsi sarı küçük yıldızlara benzeyen çiçekleri vardır. Ekim ayına kadar açar. Alpina cinsine Fındıkotu veya Gümüs yeleli arslanpençesi de denir(Silver lady's mantle).1000 m nin yukarılarında daha çok görülür. Arslanpençesi ile aynı amaçlı kullanılmaktadır. Kireçli topraklarda yetişen bu türün yapraklarının altı gümüs gibi parlar. Leontice leontopetalum türünün yapraklarının kenarları diğerinden farklı olarak düzdür. Erkek ve dişi organlarını aynı anda bulunduran bir bitkidir. Arslanpençesi hemen hemen tüm Akdeniz bölgeleri ülkelerinde yetişmektedir. Özellikle Türkiye, Kıbrıs, Suriye, Yunanistan ve de Irak’ta bol miktarda tarlalarda gelişi güzel bir şekilde yetişmektedir. Nisan-Mayıs aylarında çiçek açan , 50-80 cm yüksekliğinde bir bitkidir. Gölgede yetişmeyen ancak, hem nemli hem de kurak toprakta yetişebilen bir bitki türüdür. Bu bitkinin toksin (zehirli) ve de herhangi bir yan tesir özelliği olmadığından hiç çekinmeden kullanılabilir. Bütün bunlardan başka alınan her hangi bir ilaçla da etkileşmesi söz konusu değildir. Arslanpençesi çiçek açtıktan kısa bir zaman sonra toplanmalıdır. Gerek çiçeklerini gerekse de yapraklarını kısa zamanda dökmektedir. Çiçeklerini henüz açmamış ise toplanmamalıdır. Kökleri yumru şeklindedir. Bu yumrulara kesinlikle zarar vermeyiniz. Çünkü, bir yıl sonra aynı yumrudan ürün alınabilmektedir. Yumrular genelde toprağın oldukça altındadırlar. Toprak yüzeyine yakın bir seviyeden makas veya bıçakla gövdesinden kesilir. Gölgede, havadar bir ortamda zemine serilecek temiz kuru bir bezin üzerinde kurutulur Kesinlikle naylon kullanılmaz.
Arslanpençesinin kökleri hariç, yaprakları, yaprak sapları, gövdesi ve çiçekleri kullanılır. Kesinlikle köklerini kullanmayınız. Bu bitkinin en önemli özelliği birden çok şifa verici özelliğinin olmasıdır. Yaprakları hafif acımsıdır.
Meme veya prostat kanserlerine yakalanma riski taşıyan gruplar vardır. Aslanpençesi kürü, bitkisel olarak en ideal çözümdür. Meme kanserinin oluşma Sebeblerinden biri; hormon dengesizliğidir. Aslanpençesinin hormon dengeleyicisidir. Aslanpençesi hem önleyici hem de koruyucudur. Almanya Bonn Üniversitesi 19 Eylül 2001 tarihinde yaptığı açıklamada genetik riskin yüzde 10 olduğunu bildirmiştir. Yani, kanserin kalıtımsal olma riski yüzde 10'dur. Bu risk grubunda olanlar, genel olarak kansere çok erken yaşlarda yakalanırlar. Aslanpençesinin meme kanserini yüzde 90-95, prostat kanserini yüzde 50-55, rahim kanserini yüzde 70-75 ve lenf bezi kanserini yüzde 80-85 oranları arasında koruyucu özelliği var. İyi huylu prostat için aslanpençesi, çayı önerilir. Yılda bir-iki defa uygulanacak olan brokoli kürü de gerek iyi huylu prostat büyümesine gerekse prostat kanserine karşı güçlü bir önleyicidir. Bir hastalığı önlemek, hastalığı tedavi etmekten çok daha kolaydır.
35 yaşından sonra yılda en az bir-iki defa, aslanpençesi (Leontice leontopetalum) kürünü uygulanması gerekir. Menopozdaki kadınlarada önerilir. Aslanpençesi menopoz dönemindeki bayanların stres, terleme, gerginlik, depresif, ruhsal sıkıntılı durumlarında kullanılır. Düzensiz regl dönemlerini düzenler.Prostatın sağlıklı çalışması üzerinde olumlu etkileri vardır. Böbrek fonksiyonları ve sağlıklı çalışması üzerinde de etkilidir.
Leontice leontopetalum, diğeri ise Alchimilla vulgaris dir. Alchimilla vulgaris bitkisi, bayanların düzensiz regl dönemlerine karşı kullanabilecekleri bir bitkidir. Aynı zamanda hormon dengeleyici özelliği de vardır. Ancak, diğer özellikleri yoktur. Türkiye’de, birbirlerinden tamamen farklı olan bu iki bitkide “arslanpençesi” olarak bilinmektedir.Aktarlarda her ikisi de aynı isim altında satılmaktadır. Satın alırken veya kendiniz toplarken kolayca ayırt edebilmeniz için, yapraklarının kenarlarına dikkat ediniz. Doğru olan Leontice leontopatalum’ dur. Her ikisinin de çiçekleri sarı renklidir. Doğru olan arslanpençesinin yapraklarının kenarları düzgündür. Diğerinin (Alchimilla vulgaris) ise, yapraklarının kenarları ince testere dişlidir.
Arslanpençesi, menopoz dönemindeki bayanlar stres, uykusuzluk, gerginlik, ruhsal sıkıntı, sinirlilik, ruhsal değişkenlik, isteksizlik, sıcak basması, sebepsiz korku ve terleme nöbetleri gibi şikayetlerin ortadan kalkmasında arslanpençesi çayı yardımcı ve destekleyicidir. Menopoz döneminde osteoporoz ve dolaşım bozuklukları gibi somatik şikâyetlerde ortaya çıkabilmektedir. Menopoz döneminde östrojen hormon seviyesinin giderek azalması nedeniyle problemler çıkmaktadır.
Östrojen hormon tedavisi uzun zaman uygulandığı taktirde, meme kanseri gibi riskleri de beraberinde getirmektedir. Bu nedenle, bu konudaki uygulama kararını ancak, uzman bir hekim verebilir. Son yıllarda, her hangi bir yan etki ve risk göstermeyen bitkisel hormon tedavileri uygulanmaktadır. Bitkisel hormon tedavisinde alternatif olarak başarıyla kullanılan soya, kırmızı yonca (Trifolium pratense) ve Cimicifuga racemosa bitkileridir.
Aynı şekilde menopoz döneminde olmayan her yaştan genç bayanların ağrılı, ruhsal sıkıntılı, depresif ve gerginlik içinde geçirdikleri regl dönemleri için de arslanpençesi kürü bulunmaz bir yardımcıdır. Arslanpençesi kürünü uygulayanlar, kısa zamanda ne derece etkili olduğunu gözleyebilirler. Aybaşı rahatsızlıkları, akıntıları, ileri yaşlardaki kesilme zorlukları gibi kadın rahatsızlıklarına faydalıdır. Civan pençesi ile kullanılırsa buluğ çağında aybaşlarının düzenli olmasını sağlar. Genç kızların doktor müdehalesi ile düzelmeyen, bitme gecikme ve süregelen rahatsızlıklarında aynı ölçüde karıştırılmış civan pençesi ve aslan pençesi çayı ile düzeltilebilir. Aslanpençesi düşük ve erken doğum yapmaya meyilli kadınlarda rahmi kuvvetlendirir. Doğum zedelenmelerinde en büyük yardımcıdır. Bu tip kadınlar üçüncü aydan itibaren aslan pençesi çayı içmelidir. Her türlü kadın hastalığını iyileştirir. İçilme şekli gün boyunca yudum yudum içilmelidir. İdrar söktürür ve uykusuzluğa faydalıdır. Şeker hastaları bundan sık sık içerlerse çok yararlanırlar. Diş çekildikten sonra aslan pençesi çayı ile ağzınızı sık sık çalkalarsanız yaranız birinci günde kapanır. İyi bir kalp kuvvetlendiricisidir. Adale, mafsal zafiyeti ve kansızlığı giderir.
İşte, iyi huylu prostat büyümesini önleyebilmek için ve de sağlıklı bir biçimde prostat fonksiyonlarının çalışmasını sağlayabilmek için arslanpençesi kürü idealdir. Yılda bir iki defa uygulanacak olan brokoli kürü de gerek iyi huylu prostat büyümesine gerekse de prostat kanserine karşı güçlü bir önleyicidir.
35 yaşından sonra yılda en az bir iki defa arslanpençesi kürünü uygulamakla pek çok hastalıktan korunmuş olunur Nasıl olsa arslanpençesi kürünü uyguluyorum, hekime ve kontrollere gitmeme gerek yoktur, sonucunu kesinlikle çıkartmamak gerekir.
Ancak, bağışıklık sisteminin zayıflaması durumunda ortaya çıkan hastalık bir tek kanser değildir. En genel anlamda şunu söyleyebiliriz, bağışıklık sistemi zayıflamış olanlar her türlü hastalığa karşı tehlike içindedirler. Bundan dolayı bağışıklık sistemimizin güçlü olması gerekir. Bağışıklık sistemini en iyi güçlendiren sebzeler ve meyveler arasında; brokoli, beyaz lahana, domates, kayısı, portakal ve taze beyaz üzüm bulunmaktadır.
Arslanpençesinin kullanma şekli:Arslanpençesi kür olarak kullanılır. Başarı oranı çok yüksek olan bu bitkinin önerilen kullanma şekline göre uygulanması çok önemlidir.
Çay Hazirlamak: Yarim tatli kasigi kurutulmus ve ince kiyilmis bitki, orta boy bir su bardagi dolusu kaynar suyla haslanir ve demlenmesi icin 5-6 dakika kadar beklendikten sonra suzulur. Gunde 2-3 bardak icilir.Banyo Katkisi: Bir tam banyo icin 5-6 avuc dolusu taze bitki veya 200g kurutulmus bitki, gece boyunca soguk suda bekletilir. Ertesi gun, kaynama derecesine kadar isitilir ve demlenmesi icin 5-6 dakika bekledikten sonra suzulur ve banyo suyuna eklenir.Bitki Lapa Kompresi: Yeterince taze bitki iyice yıkanır, bir tahta tablanın üstünde merdane ile iyice ezilir ve hasta bölgeye uygulanır.
1)Meme-, Rahim-, Lenfbezi- ve Prostat kanserlerini önleyici kür:4 - 5 gram (yaklaşık bir tutam) kurutulmuş arslanpençesi kaynamakta olan yarım litre suyun içine atılır ve hafif ateşte 2 dakika kaynatılmaya devam edilir. İkinci dakikadan sonra sıcaklığını kaybettirmeden 10 dakika demlenir. Daha sonra soğumaya bırakılır ve süzülür. Demleme işlemi tamamlandıktan sonra mutlaka süzme işleminin yapılması gerekir. Kesinlikle demleme süresi tamamlandıktan sonra daha fazla kabın içinde bitkiyi bekletmeyiniz, zehirleme yapar.Süzerek bitkiyi ayırınız. Bir ay boyunca bir gün arayla (gün aşırı) bir su bardağı içilir. Bir aydan sonra 15 gün ara verilir. Onbeş günlük aradan sonra 6 ay boyunca haftada iki defa birer bardak içilir. Altı aydan sonra dönem dönem uygulanır.2) Meme-, Rahim-, Lenfbezi- ve Prostat kanserlerini tedavi edici veya yavaşlatıcı kür:
Hazırlanışı yukarıdaki gibi olup, sadece tüketim şekli farklıdır. Bir ay boyunca hergün bir su bardağı (yaklaşık 250 ml) içilir. Bir aydan sonra bir hafta ara verilir. Bir hafta aradan sonra 6 ay boyunca haftada 4 gün bir bardak (yaklaşık 250 ml) içilir. Altıncı aydan sonra haftada bir veya iki defa içilir.3)Menopoz dönemindeki bayanlar için:Bir nolu kullanma şekli aynen uygulanır.4)Bayanların regli dönemlerinin rahat geçmesi için:Bir nolu kullanma şekli aynen uygulanır.5)Bayanların kadınlık hormonlarını düzenleyici4 - 5 gram (yaklaşık bir tutam) kurutulmuş arslanpençesi kaynamakta olan yarım litre suyun içine atılır ve hafif ateşte 2 dakika kaynatılmaya devam edilir. İkinci dakikadan sonra sıcaklığını kaybettirmeden 10 dakika demlenir. Daha sonra soğumaya bırakılır ve süzülür. Demleme işlemi tamamlandıktan sonra mutlaka süzme işleminin yapılması gerekir. Kesinlikle demleme süresi tamamlandıktan sonra daha fazla kabın içinde bitkiyi bekletmeyiniz ve süzerek bitkiyi ayırınız. 45 gün boyunca bir gün arayla (gün aşırı) bir su bardağı içilir. Her defasında taze olarak hazırlanması gerekir.
Dikkat:Arslanpençesi çayı kullanırken içimini kolaylaştırmak için herhangi bir şekilde tatlandırıcı veya başka bir madde kesinlikle ilave edilmez. Yemek yedikten bir saat sonra içilir. Arslanpençesi çayını hazırlarken kesinlikle 10 dakikadan fazla demlemeyiniz. Demleme süresi tamamlandıktan sonra süzülerek ayrılması gerekir. Hazırlanan arslanpençesinin arta kalanı buzdolabında en fazla 3 gün korunabilir. Üçüncü günden sonra kullanılmaz ve mutlaka taze olarak tekrar hazırlanması gerekir.
Not: Hekiminizin verdiği ilaçlar var ise mutlaka kullanınız. Buradaki uygulamayı bir destekleyici olarak kullanınız. Bilmeniz gereken nokta kullanacağınız bitkiye karşı alerjinizin olup olmadığıdır. Bu konuda hekiminizin görüşünü alınız. Hekime gitmeden ve teşhis koydurmadan şikayetiniz ne olursa olsun, buradaki bilgiler ile kendi kendinizi tedavi etmeye kalkışmayınız. Buradaki bilgilerin kesinlikle bir hastalığı teşhis amacı yoktur.
Kaynak Sabah Gazetesi Pror Dr Adnan Saraçoğlu

AYVA (Cydonia Oblonga) Gülgiller familyasındandır. Anayurdu kesin olarak bilinmemekle birlikte yabani ayva bitkilerine Kafkasya, Kırım, Yunanistan ve bize komşu ülkelerde rastlanmaktadır. Ayva ağacı tek gövdeli yetiştiğinde, 8 m'ye kadar boylanabilir. Oysa, çoğu kez çalı ya da ağaçcık formunda gelişir ve bu durumda boyları 2,5 -3,5 m. kadar olur.Türkiye, ayva ağacı yetiştiriciliğinde dünyanın başta gelen ülkelerinden biridir. Seyrek dallı bir ağaç olan ayvanın, kısa saplı yaprakları yuvarlak, yuvarlakça ve bazen elips biçimli, 5-10 cm. uzunlukta ve kenarları düzdür. Genelde yapraklarının üst yüzü koyu yeşil renkli, alt yüzü tüylü ve açık yeşildir. Mart sonları ile nisan ayı başlarında açan ayva çiçekleri, açık pembe ya da beyaz renkli ve 4-6 cm. çapında olup yabani güle benzer.Sonbaharda olgunlaşan ayvanın meyvesi, armut ve elmanın meyvesini andırır. Ancak, daha iri, ince kabuğu sarı renkli, çeşitlerine göre sert ya da gevrek etli, biraz buruk tatta ama hoş kokuludur. Yumuşak yapılı çekirdeklerinin (tohumlarının) sayısı, bir meyvede 20 ila 40 arasında değişir. Çekirdeklerinin etrafı zamk kaplamış gibi ve birbirine yapışmıştır. Çekirdeklerindeki Amydalin nedeni ile acımtıraktır. Hasat zamanı: Ayvalar Eylül veya Ekim ayında toplanır etli kısmı komposto yapımında kulanılırken geri kalan çekirdekleri (her ayvada 40-50 çekirdek bulunur) Kurutularak saklanır. Çekirdekleri asla ezilmez. Ayva bitkisinin farklı kısımlarında tanen, yapışkan bitki özleri, pektin, eser miktarlarda yağ ile badem esansı ve C vitamini bulunur.Ayva ağacının çeşitli kısımlarının; yani meyve, çekirdek, yaprak ve çiçeğinin farklı tıbbi etkileri vardır. Bu etkileri ve yararlanma yöntemlerini şöyle sıralayabiliriz:1. Ayva meyvesi midevidir. Çiğ (pişirilmemiş) olarak yenirse peklik verir. Külde pişirilmiş olarak ya da kompostosu yapılarak tüketilirse bu kez ishali keser.2. Ayva çekirdekleri, sağlığa yararlı bazı etkiler taşır. Meyveleri mide, kalp ve sinirleri kuvvetlendirmek için ve ishale karşı kullanılır, fakat fazla yenmesi halinde kabız yapar. Boğaz ağrılarını geçirir. Dudak ve meme çatlakları ile egzamaya iyi gelir.Bu etkilerinden yararlanmak için olgun meyvelerin içinden çok sayıda çekirdek çıkarılır. Bunlar, bir bardak su konmuş bir kapta iyice kaynatılarak bir dekoksiyon hazırlanır. İshal olan çocuklara, bu dekoksiyondan günde iki bardak içirilir. Boğaz ağrıları için aynı dekoksiyonla günde birkaç kez derin gargara yapılır. Dudak ve meme çatlakları ile egzama hallerinde aynı dekoksiyon dıştan, şikâyet edilen yerlere yedirilerek sürülür.Ayva yaprakları, öksürüğü kesmede ve hafif ateşi düşürmede yardımcı olur. Bu etkilerinden yararlanmak için körpe ayva yaprakları iyice kaynatılıp bir dekoksiyon hazırlanır. Bu dekoksiyondan günde iki-üç kez birer bardak içilir.Ayva çiçekleri, kalp çarpıntısını keser. Bu etkisinden yararlanmak için de, ayva ağacının ilkbaharda açan çiçeklerinden bolca alınır, bir bardak su konmuş bir kap içinde kaynatılarak bir dekoksiyon hazırlanır. Bu dekoksiyondan gerektiğinde bir bardak içilir.
Meyveler kabız verici bir te'sirdedir. Çekirdekler; iltihaplanmaya karşı, ishal tedavisinde, ince bağırsak iltihaplarında, kan tükürme ve beyaz akıntıya karşı tatbik olunur. Ayva çekirdekleri; öksürük (özellikle çocuklarda), bronşit, nefes darlığı, mide ve onikiparmak bağırsağı ülseri vs.de kullanılır. Haricen; yanık, dudak çatlamaları, meme uçları çatlamaları, deri iltihapları vs.'de kompres olarak kullanılması tavsiye olunur. Meyve kabukları haşlamasından elde edilen mayi diş etlerinin kuvvetlenmesi için ağız çalkalamakta kullanılır. Meyveler ince bağırsak iltihaplarında ve ishale karşı verilirAyva çekirdeği: Mide ve bağırsaklara zarar vermeden müshil yapar. Ayrıca ağız içi-, dişeti-, bademcik iltihaplarına karşı gargarası yapılır. . Bütün çekirdeklerden 1 kahve kaşığı 300 gr. kaynar suda 1 saat bekletilir, bal veya nöbet şekeri ile tatlandırılarak tüm öksürüklere karşı günde 4 defa birer kahve fincanı alınır.
Ayva yaprakları: Uykusuzluk, uyuyamama ve aşırı sinirliliğe karşı kullanılır.Çayı: a-) Ayva yapraklarından 2 kahve kaşığı demliğe konur ve üzerine 200-400 ml kaynar su ilave edilerek 5-10 dakika demlemeye bıraktıktan sonra süzülerek içilir. b-) Ayva çekirdeklerinden bir kahve kaşığı demliğe konur ve üzerine 200-300 ml kaynar su ilave edilerek 4-5 saat bekledikten sonra süzülerek günde 3 kere alınır.
Yantesiri: Bilinen bir yantesiri yoktur
Kaynak:Şifalı Bitkiler ve Alternatif Tıp
BADEM([Prunus dulcis, Prunus amygdalus veya Amygdalus communis )

Gülgiller (Rosaceae) familyasından
yaprak döken küçük bir ağaç. Badem bu ağacın meyvesidir. Meyvesi ancak çağla halindeyken yenir. Olgunlaştıktan sonra, sert kabukla kaplı olan içi yenir. Hekimlikte kullanılan kısmı da burasıdır. Başlıca 2 çeşidi vardır. - Acıbadem - Tatlıbadem
Ağaç güneybatı
Asya'ya özgüdür. Küçük bir ağaçtır, 4-12 m uzunluğuna ulaşır. Mızraksı yapraklar yaklaşık 6-12 cm uzunluğunda olup kenarı dişlidir. Çiçekler genelde beyaz veya açık pembe, 5 taç yapraklı ve 3-5 cm çaplıdırlar. Yapraklardan önce erken ilkbaharda açarlar. İlkbahar başlarında açan çiçekleri, genelde beyaz, nadiren açık pembe renkli olur. Badem ağacı çiçekliyken önce beyaz, sonra açık pembe renkli görünür ve daha sonra yapraklanarak rengi yeşile döner. Olgunlaşan meyvelerin dış kabuğu kurur ve açılır. Kendiliğinden yere düşenler toplanır. Bu arada gelişen meyveleri çağla olarak yenir. Daha sonra ağustos-eylül aylarında bu meyveler taş-çekirdek biçimini alır. Sert kabuğunun içinde bir ucu sivri, diğer ucu yassı ve geniş bir tohum meydana gelir. Bu tohuma, iç badem ya da badem içi denilir.
Badem daha çok aşıyla yetiştirilir. Bazı çeşitleri
tohumla da ürer. Fidanlar 3-4 yaşında meyveye yatar. . 50-100 yıl kadar yaşar ve 6-12 m'ye kadar boylanabilir. Ağacın ömrü, boyu, yaprak yoğunluğu ve yapraklarının iriliği, badem çeşitlerine göre değişir. Türkiye'de en kaliteli üretimi Datça yarımadasında yapılmaktadır.
Badem çeşitleri
Diş bademi: Yarı yumuşak kabukludur. Meyvesi iri; kabuğu delikli, kalınca yumuşak ve sarıdır. Dişle kolay kırılır. İçi yassı, geniş ve tatlıdır. Eylül'de olgunlaşır.
Taş bademi: Meyvesi orta iri, kabuğu sarı ve serttir. Zor kırılır. İçi dolgun, tatlı ve dayanıklıdır. Ekimde olgunlaşır.
Nurlu bademi:İlk olarak 80'li yıllardan sonra badem üretimiyle ünlü Datça yarımadasının uç bölgelerinde bulunmuştur.Kabuğu sert, meyvesi bilinen örneklerden daha iri ve tatlıdır.Uzmanlar tarafından dünyanın en kaliteli badem cinsleri arasında sayılmaktadır.Ağustosta diğer cinslerine göre 15 gün geç olgunlaşır.
Gababağ:Yine Datça yarımadasında bulunmuş olan bu badem cinsi Nurlu bademinden daha küçüktür ve görüntüsü şeftali çekirdeğini andırmaktadır.Ağustosta olgunlaşır.
Acıpayam:Meyvesi daha küçük ve şeftali çekirdeği gibi acıdır.Genellikle badem yağı üretiminde kullanılır.Ağustosta olgunlaşır.
Şeytan payamı:Badem üreticileri, çok küçük olması ve meyvesi çıkarılırken kabuğunu kıran kişiyi çok uğraştırması sebebiyle ona bu ismi takmıştır.Fındık büyüklüğündedir ve tatlıdır. Ağustosta olgunlaşır
Kullanımı .
Acı badem ağız yoluyla alındığında,göğüs yumuşatıcı,öksürük kesici etkisi olmakla beraber yüksek dozda alındığında zehirlenme etkisi yapar.Günde 8 adetten fazla yenmemelidir.Beden ve zihin yorgunluğunu giderir. Böbrek, mesane ve üreme yollarındaki iltihapları yok eder Baş ağrısı, karaciğer ve böbrek ağrılarını hafifletir.
Bademin yararları
İki türü bulunan bademin sağlıkta sıklıkla kullanılan türü acı bademdir. Tatlı badem gibi acı badem de bağırsak parazitlerine karşı mükemmel bir ilaçtır.Acı badem zehir özelliği taşır. Bu nedenle asla ağız yoluyla kullanılmamalıdır. Merhem haline getirilip kullanıldığında acı badem aynı zamanda kuvvetli bir ağrı kesicidir. Özellikle migren, böbrek ve karaciğer ağrılarına karşı yatıştırıcı etkisi vardır. Sinir sistemi ile ilgili ağrıları dindirir. Egzama ve kaşıntıların verdiği rahatsızlıkları azaltır. Böbrek ve mesane taşlarının düşürülmesine yardım eder. Kulak ağrılarını dindirir. Yumurtayla karıştırılıp da, basur memelerine sürülecek olursa, ağrı ve yanmaları giderir.
Tatlı bademe gelince. Kabuk ve meyvelerinden farklı yerlerde yararlanılır. Yaprak ve kabukları karaciğerin faaliyetini artırır ve öksürüğü giderir. Kabuklarının ise ateş düşürücü ve idrar söktürücü özelliği vardır. Tatlı bademe gelince. Kabuk ve meyvelerinden farklı yerlerde yararlanılır. Yaprak ve kabukları karaciğerin faaliyetini artırır ve öksürüğü giderir. Kabuklarının ise ateş düşürücü ve idrar söktürücü özelliği vardır.
Çok lezzetli ve besleyici bir gıda olan badem, midesi zayıf olan kişilerce fazla tüketilmemelidir. Ancak midesi sağlam olanların sıkça tüketmesinde hiçbir sakınca yoktur. Böylece bademin vücudu güçlendirici etkisinden maksimum yararlanılmış olur.
Eczanelerden satın alınabildiği gibi evde de yapımı mümkün olan tatlı bademyağı ve badem şurubu ise, ağızdan bağırsaklara kadar tahriş olmuş tüm dokuların iyileştirilmesinde kullanılır.
Ayrıca bademyağı; kaşıntıların giderilmesinde, yanık tedavisinde, bronşit ve idrar yolları rahatsızlıklarında da sıklıkla kullanılan doğal bir ilaçtır. Tatlı badem yaprak ve kabukları kaynatılarak içilirse, karaciğerin vazifelerini düzenler, öksürüğü yatıştırır.Ateşi keser, idrarı söktürür Acı badem yağı yumurta ve çok az şeker ile karıştırılarak saç bakımı yapılır.Kaşların sıklaşması içinde badem yağı sürülür . Tatlı badem yağı ayrıca kaşıntılara, yanıklara derinin üzerinden kullanmak sureti ile iyi gelen doğal bir ilaçtır. Acıbadem, dışarıdan banyosu yapılır ya da lapa şeklinde kullanılırsa, ağrı kesicidir. Özellikle: migren, böbrek ve karaciğer ağrılarını yatıştırır. Sinir sistemi ile ilgili ağrıları dindirir Yumurta ile karıştırılırsa, sürüldüğünde hemoroite, badem yağı kulak ağrılarına ağrı ve yanmalara, sütle içildiğinde kuvvetlenmesi mideye iyi gelir Kuru yaprağı ishali keser yenildiğinde diş eti ağrısına faydası vardır, gülsuyu ve gülyağı ile ezilip merhem yapılırsa alna ve şakaklara konulması baş ağrılarını giderir. Yüzdeki kabarcıkları , yanıkları yok eder. Dövülüp bal ile karıştırıldığında yara ve cerahatlere sürüldüğünde iyileştirir.
Parazitler için
Tatlı bademyağını, hatmi çiçeği ve gelincikle demleyin. İçine biraz bal ve yumurta sarısı ekleyin. Hazırladığınız bu karışımı bağırsak parazitlerini gidermekte kullanabilirsiniz. Bademin birçok yararları var:
Bedensel ve zihni yorgunluğu giderir.
Sütle içildiğinde mideyi güçlendirir.
Dıştan lapa ve merhem olarak kullanıldığında ağrı kesicidir.
Böbrek, mesane ve idrar yolları iltihaplarına iyi gelir.
Bronşit, boğaz ağrısı, anjin, bas ağrısı ve akciğer hastalıklarında faydalıdır.
Kabızlığı giderir, müshil etkisi yapar.
Toz haline getirilmiş badem kozmetikte maske yapımında kullanılır.
Acı badem tohumlarından su buharı distilasyonuyla elde edilen acı badem suyu yüzdeki lekelere, siyah noktalardan dolayı gözenekleri genişlemiş, kuru, ihmal edilmiş, pullanmış ciltlere yararlıdır. Makyajı çıkarma, cildi temizleme açısından bademyağı ile yarışacak az madde bulunur. Cildi yumuşak tutan, bu yağ, ince ve duyarlı ciltlere özellikle salık verilir. Acı badem tohumlarından su buharı distilasyonuyla elde edilen acı badem suyu koku verici ve Tatlı bademyağı tarih boyunca ünlü güzeller tarafından kullanılmış en eski kozmetik malzemesidir. Yüzdeki lekelere, siyah noktalardan dolayı gözenekleri genişlemiş, kuru, ihmal edilmiş, pullanmış ciltlere yararlıdır. Makyajı çıkarma, cildi temizleme açısından bademyağı ile yarışacak az madde bulunur. Cildi yumuşak tutan, bu yağ, ince ve duyarlı ciltlere özellikle salık verilir. Bademi nasıl kullanmalı :
Kullanımı : 1) Bir avuç dolusu tuzsuz kavrulmamış badem sıcak suya konur. Bir süre sonra bademin ince kabukları kolaylıkla soyulur. Bademler havanda biraz an su (veya gülsuyu) ile dövülür. Suluca bir merhem kıvamını alınca bir tatlı kaşığı bal ve suyun tamamı (1 bardak) katılır. 1-2 saat bekletildikten sonra temiz bir tülbentten süzülür. Kullanılmak üzere şişeye konup etiketlenir. Kalan badem posası yenir ve mask olarak yüze sürülür. Bu posa cildi derinden temizler.2) İç kabukları çıkarılan bademler biraz ezildikten sonra sütle birkaç saniye kaynatılır.Tülbentten süzülüp süt losyonu olarak kullanılır. 3) Havanda dövülen kabuğu çıkarılmış bir miktar bademe biraz salatalık suyu katılır. Bir süre bekletildikten sonra süzülüp kullanılır. Bu süte 1-2 damla alkol veya 1-2 damla esans katılabilir. Serinletici bir süttür. 4) Yarım litre (2 büyük su bardağı) arı suya (gülsuyu veya çiçek suyu da olabilir) 25 gr. (2 silme çorba kaşığı) şeker katılıp eritilir. Kabuğu çıkarılmış 50 gr. badem havanda dövüldükten sonra bu şuruba katılır. Karışım 24 saat bekletilip temiz bir tülbentten süzülür. Bu sütle uygulanacak günlük friksiyon cildi yumuşatır, rengini açar ve hafif çilleri yok eder. Bu güzellik sütünden şeker kaldırılırsa iyi bir deodorant elde edilir öksürük kesici olarak kullanılır. BESİN DEĞERLERİ
Taş çekirdek kabukları yeni çıkarılmış 100 gr. iç bademin içerdiği besin değerleri şunlardır: 612 kalori; 5,5 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; 55,8 gr. yağ (ama bunun %87'si doymamış yağlardır); 0,7 gr. lif; 144 mgr. fosfor: 240 mgr. kalsiyum: 1.3 mgr. demir: 780 mgr. potasyum: 77 mgr. magnezyum; 3,2 mgr. çinko; 0,01 mgr. B1 vitamini; 0,26 mgr. B2 vitamini; 1 mgr. B3 vitamini; 0,03 mgr. B6 vitamini; eser miktarda C vitamini ve 2,4 mgr. E vitamini. SAĞLIĞIMIZA YARARLARI o Badem, bedenin kolesterol düzeyini indirgemeye yardımcı olur: Yağ bakımından zengin olan bademin içerdiği yağların büyük bölümü yukarıda belirtildiği gibi doymamış yağlardır. Bu nedenle badem özellikle kötü kolesterol düzeyinin düşürülmesinde etkili olur. o Badem kalp krizi geçirme rizikosunu azaltır: Doğal ve zengin bir E vitamini kaynağı olan badem içerdiği bu antioksidan maddeyle böyle çok önemli bir tıbbi etkiyi sağlar.o Kan şekeri düzeyini ayarlar: Bedenin kansere yakalanma rizikosunu da azaltır. o Bademi bolca yemenin afrodizyak etkiler sağladığı ileri sürülmektedir. o İç bademden çıkarılan bademyağının da sağlığımıza yararlı birçok etkisi vardır: Müshildir, özellikle çocuklarda etkili olur. Yara iyileştiricidir; dıştan yaralara sürülerek uygulanır. Güneş yanıklarına iyi gelir; gene dıştan sürülerek uygulanır. Emzikli annelerde süt gelişini artırır; bunun için sulandırılarak içilir. Öksürük ve boğaz ağrılarına iyi gelir; bağırsakların çalışmasını düzenler. Bu etkileri sağlamak üzere de sulandırılarak içilir. . UYARILAR
Çürümüş badem zararlıdır.
Hamilelere önerilmez.

BİBERİYE(Rosmarinus officinalis) ,HASALBAN ,KUŞDİLİ
Ballıbabagiller familyasındandır. Anayurdu Akdeniz havzası olup ülkemizde Batı ve Güney Anadolu kıyı şeridinde yetişen, çok yıllık çalı görünüşlü bir bitkidir. 2 m'ye kadar boylanabildiği ve kışın yapraklarını dökmediği için bahçelerde süs ve çit bitkisi olarak yetiştirilmektedir. ikinci yılında odunsulaşır. Biberiye bitkisi, tohumlarıyla ya da ağır büyüdüğü için gövde kalemleri veya daldırma yöntemleriyle çoğaltılır. Biberiyenin içerdiği uçucu yağlar arasında başta bomeol olmak üzere linalol, kamfen, sineol ile kafuru ve bitkide ayrıca tanen, reçine ile diğer etkili maddeler vardır. Gövdeleri dik ve çok dallıdır. Dalları kül renginde ve pullu bir kabuğa sahiptir. Yaprakları mızrak gibi, etli ve yeşil renkli, dil biçiminde, altları havli ve beyazdır. Çiçekleri dalların uçlarında, yaprakların tabanlarında bulunur. Soluk mavi, bazen beyaz olan çiçekler nisan - mayıs aylarında açarlar. Meyveleri esmer renkli ve findıksıdır. Kuşdili olarak da bilinir. Kokusu - Tadı Kafuru'yu andıran çam benzeri, hoş kokulu; acı - tatlı, baharatımsı bir tada sahiptir.
Toplanması Yaprakları çiçeklenmeden evvel, şubat ve mart aylarında ve çiçekli dallar ise yaz mevsiminde toplanır, açık havada, gölgede kurutulur. Sıcaklık 35 dereceyi geçerse uçucu yağları kaybolur. Saklanması Iyice kuruyan yapraklar, ince bir şekilde kıyılarak hava almayan kaplarda saklanır. Yararlanılan Kısımları Yaprakları ile bundan elde edilen yağı kullanılır.
Kullanma Sekli Yapraklardan 1 çorba kaşığı 400 gr. kaynar su ile haşlanır ve 2 saat beklenir. Günde 3 defa yemeklerden önce birer çay bardağı içilir Sara, kalp hastalıkları, bayılmalar, melankoli, nefes darlığı, düzensiz ve yetersiz adet, mide ve bağırsak ağrıları, gazlar, deri sivilceleri, aşırı akli yorgunluk, sarılık, beyaz akıntıda kullanılır. Haricen (1:10 oranında sirke ile) saç dökülmesine karşı, güç iyileşen yaralar ve çıbanlara karşı kullanılır. Taze yapraklar (1:10 yağ ile) yaralanmalarda, burkulma, çıban, yara, felçte kullanılır.Içten ve distan Hazirlanma Biçimi Çay
Çay: 1 tatli kasigi bitki 200 ml. kaynar suda haslanir. Sonra 10 - 15 dakika demlenir, süzülür.Tatlandırmadan günde 2-3 bardak içilebilir.
Yağ/Krem
Eklem ya da kas ağrıları için zaruri olarak yağından az bir damla sürülür veya standardize olarak içeriğindeki kreminin yüzde 6 – 10’ u kadar rahatsız olan bölgeye günde 4 kez ovalayarak sürülür. Biberiye yağı cilde uygulandığında, cilt yüzeyindeki kan akışını arttırır
Tentür: 1 avuç dolusu kuru yaprak(50 - 60 gr.) 250 ml %70 lik alkol içinde her gün arasıra çalkalanarak 15 gün civarında bekletilir,tülbentten süzülür. Günde 3 defa yemeklerden önce bir çay kaşığı kadar alınır.Friksiyon ve kompreslerde de kullanılır.Şarap: 1 avuç dolusu kuru yaprak(50 - 60 gr.)(10 tatlı kaşığı) 1 litre beyaz şarapta 15 gün dinlendirilir,zaman zaman çalkalanır, süzülür.Serinde tutulmalıdır.Yemeklerden sonra 1-2 likör bardağı yeterlidir.Önemli olan sürekliliktir. Banyo: 1 avuç dolusu kuru yaprak(50 - 60 gr.) 1 litre suda kaynatılıp, 15-20 dak. Demlenir, süzülür. Banyo suyuna katılır.Banyo süresi 20 dk.dır. Banyodan sonra 1 saat uzanılarak dinlenilir. Yatmaya yakın yapılırsa uyku kaçırabilir. Kabızlık yapabilir. Alerjileri iyileştirir. Içindeki carnasol ve ursolik asit dolayisi ile göğüs kanseri tümörlerine karsı etkindir. İçerdiği bazı uçucu yağlar bir kısım zararlı bakterilere karsı öldürücü etkiler yapmaktadır. Yine bir kısım zararlı mantarlara karsı da etkin olduğu görülmüştürMide, bağırsak ve hazım sistemi uyarıcısıdır. Mide ve bağırsak gazlarını söktürür. Safra arttırıcı ve idrar söktürücüdür. Uyarıcı olup karaciğerin işlevlerini görmesi, safra üretimi ve hazmın başlatılmasında yardımcı olur. Diüretik özellikleri sayesinde gut hastalığına iyi gelir. Yağı ağrılı bölgeye sürüldüğünde kas ağrılarını hafifletir. Ayrıca romatizmaya da iyi gelmektedirKan dolaşımını gelişstirir.Kılcal damarların geçirgenliğini ve kırılganlığını azaltır. Yapraklarının ekstresi yüksek tansiyonlu kişilerde kan basıncını düşürür. Kuvvetli bir antioksidandır. Harici olarak yaraların tedavisinde kullanılır, antiseptiktir. Kan dolaşımını arttırır ve sinir sistemini uyarır, anti depresiftir. Spazm çözücüdür. Kan basıncını arttırır, vücut yorgunluğunu gidermede faydalıdır, direnci arttırır. Adet söktürücüdür. Bazı tür kanserleri başlatma özelliğine sahip östrojen hormonları ( estradiol and estrone ) nin bu etkisine karşı ters etki yapar. Egzama ve eziklere iyi gelir. Adet dönemlerini düzenlemede ve kolaylaştırmada faydalıdır. Sakaklara yağ ile mesaj yapmak veya bitki çayını içmek hafızayı geliştir. Dis eti veya dişlere sürüldüğünde geçici olarak diş ağrılarını dindirir
Safra akışını canlandırır. Çayı ile yapılan gargara ağız, nefes kokularını gidermeye yardıcı olur. Merkezi sinir sistemini uyarıcı olup dikkatlilikle ilgili beyindeki beta dalgalarını canlandırır.
Migren tipi bas ağrılarına iyi gelir.Baş dönmesini keser. Astım, bronşit ve kansızlıkta faydalıdır. Yağlı saçların yağını alır. Saçlar çayı ile yıkandığında esmer ve kızıl saçlıların saç renkleri canlılasır. Biberiye yağı ile masaj yapıldığında saç folikülleri canlandırıldığından saç dökülmelerini engeller. Burkulmalarda ve deri yaralarında da haricen kullanılır. İdrar ve adet söktürür. Safra ifrazatını arttırır
SERİN HAVALARDA
Yorgunluk, depresyon ve güçsüzlük için idealdir. Serin havalarda, kan dolaşımını güçlendirir, sindirimi hareketlendirir, üşütme, nezle, soğuk algınlığı belirtileri ve romatizmaya karşın iyi bir tedavi edicidir. Buz torbası ya da ılık havlulara nazaran, baş ağrıları için çok daha fazla yararlıdır. Mahsul, yıl boyunca taze kalır. tentür ya da demlenerek alınır.
BİBERİYE YAPRAĞI
Biberiye, eklem ağrısı, kas ağrısı, iştah kaybı gibi küçük sindirim problemleri, hafif bulantı ve mide gazı tedavilerinde kullanılır. Biberiye yaprakları, çeşitli maddeler içerir. Bakteri öldürücüdür, sindirimi kolaylaştırır ve bağırsak bölgesini rahatlatır. Dahilen tentür ya da çay gibi, içecek olarak alınır. Biberiye yaprakları, sıkılarak uygulanabilir veya sıcak su içine bırakılarak ıslatılabilir ve yapraklar bükülerek de kullanılabilir. Yan Etkileri: Tenkit ve uyarılar : Biberiye yağını dahilen KULLANMAYINIZ. Biberiye yaprakları çocuklarda ishale neden olabilir. Orta dereceli şeker hastaları biberiye yağı haricindekileri korkusuzca kullanabilir; yağı ciltte kaşıntı yapabilir Günlük kullanım 900 mgr.ı geçmemelidir, fazlası zararlı olabilir. Uçucu yağı içilmez, mide, bağırsak ve böbrekleri tahriş eder, fazlası ise epilepsiye sebep olur. Hamilelere önerilmez.Kan basıncını hafifçe yükseltebilir.Kaynak:Sağlık Doğadan Gelir-Niyazi Eröztürk




BROKOLI ,İTALYAN KARNABAHARI,KARNABAHAR AZMANI(BRASSİCA OLERACEA İTALİCA)Brassica Familyasındandır.Gövdesi 5 - 10 cm kalınlığında, boyu ise 30 - 50 cm kadardır. Yapraklar gövdeye uzun bir sapla bağlanırlar. Renkleri yeşil veya yeşilimsi gridir, üzerleri mumludur. Brokolinin basının çapı 5 - 25 cm, ağırlığı 100 - 400 gr kadardır. Bu kelle kısmı kesilirse, yaprak koltuklarından üzerleri çiçek tomurcukları bulunan etli sürgünler çıkarak çabucak gelişir. Brokoli diye yediğimiz iste bu çiçek taslakları ve çiçek saplarıdır. İki çeşidi vardır,Biri karnabahara benzeyen bas brokoli veya karnabahar brokolisi, diğeri ise sürgün brokoli denen yeşil çiçekli salkımlı olanıdır. Brokoli çeşitleri rengine göre beyaz başlı, mor baslı,yeşil başlı diye üçe ayrılır. Meyvaları bakla biçimindedir. Her baklada 5 - 15 adet tohum bulunur. Tohumlar ilk baharda fideliklere ekilerek 4 - 7 haftada 10 cm civarında fideler haline gelince yaz ortalarında tarlaya ekilir. Brokoli başları çiçek açmadan önce toplanmalıdır yoksa değerini yitirir.
BROKOLi gerçek bir C-vitamini deposudur. Orta büyüklükteki bir brokoli günlük C-vitamini ihtiyacımızın tam iki katını karşılar. Brokolinin lifli yapısı ve içerdiği beta karoten sağlıklı bir bağırsak florası için vazgeçilmez birer takviyedir. Aynı büyüklükteki brokoli günlük A-vitamini ihtiyacımızın % 15 ni karşılar.MiDENiN DE İLACI Brokolinin içerdiği bazı etkin maddeler gastrit ve mide ülserinin önemli sebeplerinden biri olan ve ileri aşamalarda mide kanserine dönüşme riski taşıyan Helicobakter pylori bakterisine karşı bakterizid (bakteri yok edici) güç gösterebilmektedir. Brokolideki bir başka etkin madde de, mide epitel hücrelerinde bulunan Hpylori bakterisinin sebep olduğu enfeksiyonu inhibe edip (frenleyip) ve tümör oluşumuna engel olmaktadır. Prostatit ve iyi huylu prostat büyümesine karşı uygulanan kürler sayesinde aynı zamanda mide ülseri ve gastrit şikayeti olanlara da faydalıdır.
21 günlük brokoli kürü neticesinde iyi huylu prostat hastaları daha 2 - 3 gün içerisinde idrara bağlı şikayetlerinin nasıl azaldığını görebilmektedirler. Brokoli Kürünü yapan erkeklerin hemen hemen hepsi cinsel isteksizliklerinin önemli ölçüde ortadan kalktığını söylemektedirler.Hastalığın seyrine göre 21 günlük başlangıç kürü yeterli olmayabilir. Uzun yıllardır iyi huylu prostat büyümesi rahatsızlığı olanlar ( 6-7 yıl) bir kaç ay sonra şikayetlerinin tekrar başladığını göreceklerdir. Bu durumda sadece bir haftalık Brokoli Kürü nün uygulanması yeterli olabilmektedir. Kısaca her BPH hastası kendisini bilir. İyi huylu Prostat büyümesine yeni yakalanmış olanlar 21 günlük Brokoli Kürü ile enaz 10 - 11 ay rahat edebilmektedirler. Daha sonra bir haftalık kür ile tekrar uzun zaman rahat edebilmektedirler. Östrojen hormonunun kemik yapısının olgunlaşmasındaki rolü çok önemlidir. İşte bunun için menapozdaki kadınlara kalsiyumca zengin bitkiler ve hatta extra kalsiyum verilir. Dışardan alınan kalsiyumların tersine böbrek taşı oluşturmaz aksine küçülmelerine sebep olur. Çok miktarda kalsiyum içerdiği için kemik erimesine birebirdir. Mineral ve demir eksikligini gideren brokoli, vitamin deposudur.Kandaki toplam kolesterolü ve kötü kolesterolü LDL azaltır Brokoli, klinik deneylerle kanıtlanmış özellikle prostat ve meme kanserine karsı etkin 5 farklı koruyucu madde içermektedir. Meme kanserinin oluşumunda hormon dengesizliğinin rol oynadığı gerçeği klinik deneylerle kanıtlanmıştır. Brokoli bağışıklık sistemimizi güçlendiren 5 tane etkin madde içermektedir. Brokoli bununla da kalmayıp ayni zamanda antioksidandır. Yani hücre zarlarına(membran) ve hücre DNA sına zarar veren serbest radikalleri nötralize (zararsız hale getirmek) etmektedir. Hücre DNA sini bozabilen serbest radikaller bu özelliklerinden dolayı kanserojendirler.Brokoli lifli bir yapıya sahip olduğundan, bağırsaklardaki ağır metalleri, safra asidi fazlasını sünger gibi emerek oldukça hızlı bir biçimde dışarıya atılmasını sağlar. Brokoli, bu özelliğinden dolayı hem toksin atıcı hem de bağırsak sistemini düzenleyicidir. Brokoli ayni anda iki özellik birden göstermektedir. Birincisi bağısıklık sistemini güçlendirmesi, ikincisi ise sahip olmasıdır. Güçlü bir bağışıklık sistemi, enfeksiyonlara karsı daha güçlü demektir. Halbuki antibiyotikler bağısıklık sistemimizi zayıflatırlar. Bu nedenle antibiyotik kullananlar beraberinde çoğu kez vitamin alarak veya sağlıklı ve dengeli beslenerek bağısıklık sistemlerini güçlendirmeye çalısırlar. Ancak, alınan antibiyotiklerin çoğu bağırsak florasını etkilediklerinden, besinlerden gelen bazı etkin maddelerin emilmesine engel olabilmektedirler. Brokoli antibiyotik özelliğe sahiptir.. Brokoli, meme, prostat, bağırsak ve idrar kesesi kanserlerine karsı güçlü bir koruyucudur. Amerikada özellikle bu kanser türlerine karsı brokolinin içerdiği bazı maddeler (sulforafen vs) zenginleştirilerek kanser tedavisinde de basari ile kullanılmaktadır. Sebze olarak Brokoli; A, C, E ve beta - karoten vitaminleri bakımından oldukça zengindir. Kalp hastalığına yakalanma, kalp krizi geçirme ve katarakt illetine tutulma gibi rizikoları da en aza indirir. Yüksek oranda demir ve folik asit içeren brokoli kansızlığı önler. Ayrıca doğum yapacak kadınların,spina bifida (omurganın bir yanının açık olması) hastalığına yakalanmış bebek doğurması rizikosunu en aza indirir. Brokolinin seker hastalarına belirgin bir katkısı vardır. Kandaki seker (glükoz) doğrudan insülün hormonuna bağlıdır. Vücutta insulin yeterince üretilmiyorsa kan sekeri de yükseliyor demektir. Brokoli yüksek oranda lif ihtiva eder, bu kan sekerinin ayarlanmasını kolaylastırır. Bu da daha az insulin hormonuna ihtiyaç var demektir. Lifleri çözünebilir yapıdadırlar, bu, midenin daha geç bosalması demektir. Bu yüzden glükozun barsakta emilmesi gecikir.
Çimlenmiş Brokoli Tohumları: Çimlendirilmis Brokoli tohumlari sebze olarak kullanılan Brokoliye göre ; ortalama 50 kat daha fazla sulforafen içerirler ve Sulforafen Phase II enzimlerini aktive ederek kansere, mutasyona ve serbest radikallere karsı harekete geçirirler.Brokoli Tedavisi Esnasında ve Sonrasında Beklenen Sonuçlar :Sertleşme problemlerinin düzelmesi (Erectile dysfunctions)İdrar yapma zorluklarında düzelme Meni miktarının artması Kısırlığın giderilmesi
X ısınlarının anti - toksik etkenlerinden vücudu korurYasam kalitesinin normalleştirilmesi yumurtalık kanserini önlemede yararlıdırUrogenital sistemden (Böbrek, prostat, mesane vs.) patojen mikropların temizlenmesi PSA 'nin düsürülmesine katkı (Prostate Specific Antigen)Genito - Urinary sistemdeki spazm ve kramplar için fayda sağlar.Brokoli kürü aşağıdaki faydaları da sağlar : Kolesterol seviyesinin düşürülmesiBağırsak hareketlerinin düzenlenmesi Kan basıncının ayarlanması Bağısıklık sisteminin güçlendirilmesi Yan Etkileri: Bilinen her hangi bir yan etkisi yoktur. Brokoli vücudun iyot emilimini azalttığından devamlı, haftanın 3 - 4 günü brokoli yiyen kişiler diyetlerini iyotlu tuz ile takviye etmelidirler. Kullanım : ToplanmasıYenilen kısımlarını oluşturan yeşil sürgünlerinin değerini koruması açısından yaz aylarında yetiştirilmez.Brokoli basları, çiçek tomurcuklar açmadan önce kesilip hasat edilir. Tomurcuklar patlayıp sarı çiçekler açarsa brokoli başları aşırı olgunlaşarak değerini yitirir. Brokoli basları, boyu 23 - 25 cm arasında gelince kesilir. Hasat 3 günde bir, 4 - 6 kere yapılabilir. SaklanmasıBrokoliyi alırken taze ve sararmamıs olduğuna dikkat ediniz. Eğer Brokoloyi fazla miktarda aldıysanız, 250 gramlık porsiyonlar halinde yıkamadan mutlaka buzdolabınızın buzluk kısmında saklayınız. Günlük ihtiyacınızı hergün buzluktan alıp, yıkayıp hazırlayınız. Yararlanılan KısımlarıBas kısımlarıKullanma SekliSadece içten kullanılır
Hazırlanma BiçimiBitkinin hem odunsu saplarını hem de çiçekli bölümlerini kullanabilirsiniz. En az 250 gr, en fazla 500 gr brokoli 1 litre suyla ağzı kapalı bir kapta 5 dakika kaynatılır. Süzülüp bir başka kaba alınan brokoli suyunun yarısı sabahları aç karnına diğer yarısı da aksamları yine aç karnına içilmelidir (ılık veya soğuk). Hazırlanan 1 lt su ayni gün tüketilmeli ve ertesi gün için yenisi hazırlanmalıdır. Brokoli suyu içildikten sonraki 20 dakika boyunca su hariç hiç bir şey yenilip içilmemelidir. Ayni zamanda öğle yemeklerinde de haşlanmış brokoli yenmesinin bir çok avantajları vardır.
Bu uygulama 1 hafta boyunca her gün yapılmalıdır. Her 7 günden (1 Hafta) sonra 3 günlük bir ara verilmelidir. Bu isleme 21 gün (3 hafta) devam edilmelidir (3 'er günlük aralar hariç)Taze veya kaynatılmamış brokoli, harekete geçirilmemesi gereken (aktif hale gelmemesi gereken) bazı enzimler içerir. Bu enzimleri etkisiz hale getirmenin en basit yolu, brokoliyi 5 dakika su içinde kaynatmaktır. 5 dakikalık bir kaynatma sonucunda bu enzimler etkisiz hale geleceklerdir. Eğer bu enzimler etkisiz hale getirilmezlerse brokoli, iyi huylu prostat büyümesi, prostat ve genel olarak idrar yolları enfeksiyonlarını başarılı bir şekilde tedavi edemeyecektir. işte iki pratik uygulamaProstat şikayeti 1-2 yıldan beri devam edenler için:yaklaşık, 600-650 ml kaynamakta olan suyun içine 200-250 gram brokoliyi atınız. Hafif ateşte en fazla 4-5 dakika haşlayınız.Ilıdıktan sonra süzüp ayırın. Üçte birini sabah, üçte birini öğlen ve son kalan üçte birini de akşam aç karına içiniz.Brokoli suyunu içtikten sonra yirmi dakika hiçbir şey yiyip içmeyiniz (su hariç). Haşlanmış olan broliyi de yemeklerinizin arasında salata olarak tüketebilirsiniz.Haşlanmış brokoli parçalarını tüketmek zorunda değilsiniz. Mühim olan haşlama suyunu tüketmektir.Her yedi günlük uygulamanın sonunda üç gün ara veriniz. Toplam uygulama zamanı 21 gün olacaktır (3 günlük aralar hariç). Uygulama tamamlandıktan sonra ileriki zamanlarda şikayetleriniz tekrar ortaya çıkmaya başlayınca bu defa 15 günlük brokoli kürü uygulamanız gerekir.NOT: 1 lt su için 250 gr'dan fazla kullanılan brokolinin etkisi artar fakat 500 gr'dan fazlası da gerekmez.
1-2 yıllık prostat hastaları için 21 günlük brokoli kürü yeterlidir. 21 günlük brokoli kürünü tamamlayan hastalar belki 5-6 ay sonra tekrar bir rahatsızlık hissedebilirler. Böyle bir durumda sadece 10 günlük bir brokoli kürü yeterli olacaktır.
Uzun bir süreden beri prostat rahatsızlığı olan hastalar (4 yıldan fazla) için 21 günlük brokoli kürü rahatsızlıklarını geçici bir süre gidermek için yardımcı olacaktır. Bu durumdaki hastalar 45 gün brokoli kürü uygulamalıdırlar.(Yine aynı şekilde her 7 günden sonra 3 gün ara vererek) Uygulama tamamlandıktan sonra ileriki zamanlarda şikayetleriniz tekrar ortaya çıkmaya başlayınca bu defa 15 günlük brokoli kürü uygulamak gerekir.Cinsel isteksizliğiortadan kaldırıyor ERKEKLERDE yaşlanmayı (aging) hızlandıran parametrelerden bir tanesi de, orta yaşlardan itibaren östrojen metabolizmasının yavaşlamasıdır. Sonuç olarak, östrojen hormonu seviyesi yükselmeye başlar. Östrojen hormonunun yükselmesi erkeklerde cinsel isteksizliğe de neden olmaktadır. işte, brokolide bulunan 3 etkin madde, östrojen hormon metabolizmasını hızlandırarak, bu hormonu olması gereken normal seviyesine indirebilmektedir.Meme kanserini önler menopozu kolaylaştırırAmerika'da bu konuda yapılan pek çok klinik deney bunu ortaya koymuştur.Menopoz dönemindeki bayanlara da yardımcıdır. Cinsiyet hormonu östrojenin dengelenmesinde oldukça başarılıdır. Osteoporoz, tansiyon ve kolesterole çare Brokoli içerdiği zengin kalsiyum oranından dolayı, osteoporoz hastalarına da iyi bir yardımcıdır. Brokoli bununla da kalmıyor; içerdiği diüretik (idrar söktürücü) maddelerden dolayı tansiyon yüksekliği olanlara da destek oluyor. Yukarıda belirtildiği gibi içerdiği yüksek orandaki lifli yapı, kandaki toplam kolestrolü düşürdüğü gibi, aynı zamanda halk arasında kötü kolestrol olarak bilinen LDL 'yi de (Low Density Lipoprotein) düşürmektedir.Prostat büyümesini tamamen bitirirBüyümüş olan prostatın da tekrar yavaş yavaş küçülmesini sağlamaktır. Bunu sağlayan Prostat kanserini önler ve yavaşlatır Prostat ve meme kanserlerinin hızlı ilerlemesinde ve yayılmasında hormon dengesinin önemli rolü vardır. Örneğin erkeklerde testosteron hormonunun aktif bir çeşidi (metaboliti) olan DHT (DiHidroTestosteron) hormonudur. Eğer, yakın akrabalarında prostat kanseri olanlar var ise, bu kişilere brokoli kürünü yılda en az 2-3 defa uygulamalılar.Brokoli kürü, prostat kanserini önleyici potansiyel bir güçtür. Hastalığa yakalandıktan sonra tedavi etmek farklıdır, hastalığa yakalanmamak için önlem almak farklıdır. Kabızlığı önleyicidir.Bugün dünyada üzerinde en çok araştırma yapılan sebzelerde; beyaz lahana, turp, domates, brokoli ve havuç en ön sırayı almaktadır. Brokoli, prostatitis, iyi huylu prostat büyümesi (BPH) ve idrar yolları enfeksiyonuna karşı önleyici ve tedavi edici güce sahiptir. Brokolinin şifalı gücünden istifade edebilmek için mutlaka kullanma şekline uymak zorundayız. Kullanma şekli bir KÜR olarak yapılmalıdır. Aksi taktirde haftada bir kaç defa tüketmenin sadece besin değerleri açısından faydası vardır.
Brokolinin Kullanılış Şekli
Kesinlikle bir hekime gitmeden prostat şikayetlerine iyi geliyormuş düşüncesiyle hareket ederek, brokoli kür tedavisini uygulamayınız. Mutlaka hekime gidiniz ve teşhisinizi koydurunuz. Eğer konulan teşhis; Prostatitis veya BPH ( iyi huylu Prostat büyümesi) veya idrar yolları enfeksiyonu ise bu taktirde brokoli kür tedavisini çekinmeden bir yardımcı tedavi olarak uygulayabilirsiniz. Brokoli'nin yan tesiri yoktur ve ilaçlarlada etkileşmesi söz konusu değildir. Ancak brokoliye karşı alerjisi olanların bu tedaviyi uygulamamaları gerekir. Genel bir kural olmamakla beraber, süte karşı alerjisi olanların % 25 oranındada brokoliye karşıda alerjileri olduğu gözlenmiştir. Hekiminizin size verdiği ilaçları alarak, Brokoli tedavisini de bir yardımcı ve önleyici tedavi olarak uygulayabilirsiniz.
Brokoli Kürü Esnasında Dikkat:
Brokoli kürü (tedavisi) boyunca, baharat ve baharatlı yiyecekler kesinlikle yasaktır ve her çeşit kahve ile hayvansal yağlardan da kaçınılması gerekir.

CEVİZ, CEVZ KOZ,KOŞ, (JUNGLANS REGİA) Diğer Adları Koş, Koz
Kışın yapraklarını döken 20 kadar ağaç türünün ortak adı cevizdir. Bu türlerden ülkemizin hemen hemen her yerinde yetiştirilen ve konumuzu en çok ilgilendiren Adi cevizin (J. regia) anavatanının İran olduğu sanılmaktadır. Bu tür, 25-30 m. kadar boylanabilen, 150-200 yıl yaşayabilen; yuvarlak tepesi, sık dal ve yapraklarıyla toprağı örten, altında diğer bitkilerin gelişmesini engelleyen ve hatta insan sağlığı için zararlı sayılabilecek kadar koyu gölge veren bir ağaçtır. Gövde kabuğu başlangıçta gümüşi renkte iken, ağaç yaşlandıkça rengi koyulaşır ve çatlar. Yaprakları oval biçimli 5-7 uzun yaprakçıktan oluşur.Yeşil renkli erkek ve dişi çiçekleri aynı ağaç üzerinde bulunur ve genellikle mayıs ayında açarlar. Ağacın ekim ayında olgunlaşan meyvesine ceviz,meyvesinin yeşil renkli kabuğuna gövek ya da tetir denir. Ceviz ağacı, tohumuyla çoğalır. Yapraklanmadan mayısta çiçeklenir.Taze yaprakları haziranda,meyveleri haziran ortalarında,olgunları ise eylülde toplanır.
Drog elde etmek için yapraklar haziran –temmuzda toplanır.Havadar gölgeli yerde kurutulduktan sonra ince kıyılır,hava almayan kaplarda saklanır. Etkili ceviz tentürü için haziran ortasında cevizler toplanır.Bundan da mide, karaciğer ve kanı temizleyen,mide yorgunluğunu,bağırsak çürüklüğünü tedavi edilir.Bu tentür kan koyuluğuna da faydalıdır.
Ceviz ağacının yaprakları tanen, uçucu yağ ve acı boyar madde olan juglon’u (mantar hastalıklarına karşı etkili) içerir. Güçlü ve değerli bir besin maddesi olan meyvesi (ya da tohumu) ise doymamış yağlar yönünden zengindir. Ayrıca yüksek oranda protein ile potasyum, fosfor, magnezyum, demir ve kalsiyum gibi elementleri ve özellikle C ile B vitaminlerini içerir.
Ceviz yenmesi, kalp sağlığının korunmasına yardımcı olur: Cevizin içerdiği doymamış yağlardaki linoleik asit, kolesterol düzeyini düşürür. Ayrıca cevizin içerdiği linoleik asidin yanı sıra alfalinoleik asit ile omega 3 yağ asitleri, damar tıkanmalarını önler. Yapılan araştırmalar, düzenli ceviz yiyen kişilerde koroner damar hastalıklarına yakalanma rizikosunun önemli oranda azaldığını göstermektedir. Düzenli olarak dört hafta süreyle ceviz tüketimi, kötü kolesterol * Ceviz yenmesi yüksek tansiyonu düşürmekte, romatizmal artritte yangıları büyük ölçüde azaltmaktadır.
Ceviz, kansere yakalanma rizikosunu azalttığı gibi kan şekeri düzeyini de ayarlar: Bu son yararlı etkisi nedeniyle şeker hastalarına günde üç adet ceviz yemeleri öğütlenmektedir
Ceviz yaprağı; kan durdurucu,sıkılaştırıcı,kuvvetlendirici,bağırsak kurt ve solucanlarını düşürücü etkisi vardır. Ceviz ağacının körpe ya da kurutulmuş yaprağının , göveği ya da ceviz içinin çeşitli tıbbi etkileri vardır: Peklik vericidir; iştah açıcıdır; bedeni güçlendirici toniktir; kanı temizler ve kemiklerin zafiyetine karşı etkili olur. Bütün bu etkileri sağlamak üzere, cevizin taze ya da gölge, havadar yerde kurutulmuş yapraklarıyla %2'lik bir infüzyon yapılır. Yani, l litre kaynar suya 20 gr. yaprak atılır, 10-15 dakika demlendirilerek yapılan infüzyondan günde 2-3 bardak içilir. Yaprakların içine, sonbaharda gövek ya da ceviz içi katılabilir
Deri hastalıklarında haricen antiseptik olarak kullanılır.Ceviz yaprağı kaynatılıp,uçuk,frengiraşitizm,kemik çürümelerinde ve defermosyonunda,iltihaplı el ayak tırnaklarının tedavisinde banyoda kullanılır.Hatta kirpiklerde oluşan iltihaplanmalarda çeviz yaprak çayı kullanılabilir. Taze ceviz yaprağının kaynama suyu ile banyoda favuz ve uyuz tedavi olur.Ağız boşluğu iltihabı ,dişeti,boğaz ve gırtlak hastalıklarında gargara yapılmalıdır.ceviz yaprağı kaynama suyu hızlı saç dökülmeleri ve saç bitlerinde friksiyon yaparak kullanılır.
Meşe kabuğu,papatya ve ceviz yaprağı eşit karışımının kaynama suyuyla yapılan oturma banyoları basur memelerinin tedavisine iyi gelir.Bunun için 1-2 yemek kaşığı dolusu ince kıyılmış bitki karışımı 1 lt suda 1 saat bekletildikten sonra 8-10 dk hafif ısıda kaynatılır ve süzülür.Bu kaynama suyu 1-2 litre sıcak su eklenerek kullanılır.
Ergenlik sivilceleri ve adet zorluklarına karşı toz haline getirilen drog balla karıştırılır.Gün boyuna yayarak yemeklerden 1 süre önce 1-2 tatlı kaşığı alınır.
Yaprak ve yeşil meyve kabuğunu içerdiği juglon maddesi saçları ve deriyi kahverengiye boyar.Ceviaz yaprağı ve soğan kabuğu karışımının kaynama suyu ile pamuklu ve yünlü kumaşlar kızıl kahverengi bir renge boyanabilir.
Raşitizim, lenfatizim, adenopati, kemik hastalıkları, tüberküloz, kronik bronşit, diabet, kansızlık, romatizma, mafsal ağrıları. Haricen; Kanda akyuvarların azalması ( lökopeni ), anjin, yara, çıban, sivilce, egzama, şarbon hastalığı, çiçekleri ve yeşil kabukları sara hastalığında iyileştirici olarak kullanılır, odaya konulan yaprakları sinek ve böcekleri uzaklaştırır. Kullanım Şekli ve dozu : Kuru yapraklarıyla % 2′lik bir infüzyon yapılır. Yani l litre (yaklaşık dört bardak) kaynar su, 20 gr. Yaprağın üzerine dökülür. 10-15 dakika süreyle demlendirilerek infüzyon hazırlanır. Bu infüzyondan günde üç-dört bardak içilir. Yaprağı yerine sonbaharda ceviz meyvesinin yeşil kabuğu olan gövek de kullanılabilir. Deri hastalıklarında ceviz antiseptik olarak kullanılır.Bunun için aynı infüzyon, şikayetli yerlere dıştan uygulanır.
• Şeker hastalarına bedenleri güçlensin diye günde 3 adet ceviz yemeleri öğütlenir.• Ceviz yağı müshil ve safra artırıcı etkiler taşır. Bunun için, bu yağa biraz su katılarak içilmesi gerekir.
4 bardak kaynar suya 30 - 40 gr. yaprak konularak 15 dakika demlendirilir. Sonra süzülerek günde 3 kere yemeklerden önce 1’er bardak içilir.Hastalıklardan koruyucu olarak 4 bardak sirkeye 30 - 40 gr. yaprak konularak 8 gün bekletilir. Yemeklerden önce 2’şer yemek kaşığı içilir.
Çayı : 1 tatlı kaşığı ince kıyılmış yaprak 1 bardak kaynar su ile haşlanır,8-10 dk demlenir süzülür.Öğün aralarında günde 2-3 bardak yudumlanarak içilir.Tatlandırılmamalıdır
. 1 tatlı kaşığı ince kıyılmış yaprak 1 bardak soğuk suya eklenir.kaynama derecesine kadar ısıtılır.2-3 dk kaynama dercesine kadar hafif ısıda kaynatılır.Süzülür günde 2-3 bardak içilir.
Banyo : 2 -3 avuç ince kıyılmış yaprak akşamdan 2-3 litre suda bekletilir.Sabahleyin hafif ateşte 4-5 dakika kaynatıldıktan sonra süzülür.Banyo suyuna eklenirGerektiğinde bitki bir misli artırılabilir.
Tentür : Haziran ortasında 20 Kadar ceviz dörde bölünür.Cam kavanoza konur,üzerine 1 litre kanyak eklenir.kanyak cevizlerin üstüne çıkmalıdır.Kavanozun ağzı iyice kapatılır.Güneşli sıcak bir yerde arada çalkalanarak 14 gün beklenir.Siyah renkli süzülerek şişelere konur Gerektiğinde 14-20 damla alınır.
Uyarı: İçeriğindeki tanenler duyarlı kişilerde bazen mide bulantısı veya kusma yapabilir Ceviz içi pek güçlü bir besin olduğundan aşırı miktarlarda yenilmemelidir. Aksi takdirde yağlanma ve şişmanlamaya yol açar.
CİVANPERÇEMİ
BİNBİRYAPRAKOTU,BARSAMOTU,AKBAŞLI,KANDİL ÇİÇEĞİ,MARSAMOTU,BEYAZ CİVANPERÇEMİ,SARI CİVANPERÇEMİ,KANDİL ÇİÇEĞİ, ADİ MERKEP KETESİ(ACHİLLEA MİİLEFOLİUM)
Asteraceae (papatyagiller) familyasındandır ılıman iklim kuşağında yaygın olan civanperçemi, ülkemizde özellikle Kuzey ve Doğu Anadolu’daki kırlarda ve yol kenarlarında, tarlalarda ve kurak topraklarda yetişen 20-100 cm yüksekliğinde, kokulu, çok senelik ve otsu bir bitkidir. Gövdeleri dik, dalsız ve yumuşak tüylüdür. Yaprakları sapsız ve koyu yeşil renklidir, içi boş olan ve dallara ayrılan gövdesi, Haziran-Eylül aylarında kirli beyaz, sarı ve kimi zaman da pembe renkli küçük çiçeklerinden oluşan çiçek salkımları vardır.Tohumla çoğalır. Yaprakları aromatik kokuludur. Türkiye'de 40 kadar civanperçemi türü vardır.Bunların birçoğu tedavi amacıyla kullanılmaktadır . Mavimtrak renkli bir uçucu yağ taşır . Bu uçucu yağda azulen , limonen , sineol , borneol , pinenler , seskiterenler vardır . Güneşli ortamlardan hoşlanır. Normal ve fakir toprakta rahatlıkla kolay yetiştirilir. Yan dallar çok çabuk büyüdüğünden ve geniş alana yayıldığından en az 1 mt aralıkla dikilmelidir. Her 3-4 yılda bir ayrılmıştır. Kesme Çiçek olarak mükemmeldirler. Yaz yağmuru alan yerler ve zayıf kış drenajı olan yerler için uygun değildir

Bilinen Bileşimi : Uçucu yağ ( pinenler, berneol, cineol, terpineol, kamphor, thuon ), reçineli madde, Şekerler ( glikoz, sakaroz, mannitol ), tanen, fosfat, organik asidler, achillein, potasyum tuzları.
En etkili terletici şifalı otlardan biridir.
Regl dönemlerini ağrılı ve depresif geçiren bayanların kolaylıkla uygulayabilecekleri bir türdür. kanamayı durdurucu özelliğe sahiptir. Azulen maddesi ise antibiyotik özellik gösteren bir maddedir. Regl döneminde ani kan şekeri düşüşü veya kan şekerinde gün boyu oynamalar kendisini belirgin bir şekilde gösterebilmektedir.
Astım, idrar yolları spazmları, menepoz rahatsızlıkları, romatizma, sinir bozukluğu, lenf bezleri hastalıkları, kanamaları durdurmada oldukça etkilidir. Haricen; hemeroidlerde, romatizmal ağrılarda, deri ve mukoza iltihaplarında, yaralarda, zührevi hastalıklarda. Civanperçeminin, sindirim sistemini uyarıcı, bağırsaklardaki gazı giderici (carminative) ve tansiyon düşürücü özellikleri de vardır. Düzenli olarak içilen bitki çayı ile migren tümüyle iyileşebilir. Bedeni temizleyici etkisi sayesinde, yıllar boyu yer etmiş hastalıkları bedenimizden dışarı atabiliriz. Civanperçeminin en iyi biçimde ve doğrudan kemik iliğini etkilediğini ve orada kan üretimini düzene soktuğunu özellikle belirtmek gerekir. Bu gücü sayesinde bitki, kemik iliği hastalıklarında, çay kürleri, banyolar ve tentür kullanımı yolu ile yardımcı olabilir. Mide kanamalarında ve basur (hemoroid) kanamalarında olduğu kadar, mide basıncı ve mide yanmalarına karşı bitki çayı çok kısa sürede başarı sağlayabilir. Soğuk algınlıklarında, sırt veya romatizma ağrılarında bitki çayı elden geldiğince sıcak olarak içilmelidir. Bitki çayı böbreklerin düzenli çalışmasını sağlar, iştahsızlığı giderir.
Civan perçemi etkili bir kanama dindiricidir. Kanın pıhtılaşmasını hızlandırdığı için sindirim sistemindeki, kanamayı durdurucu olarak yararlanılır. Ufalanmış ya da toz yapılmış bitki akut iç ve dış kanamalarda dahili ve topical olarak uygulanır. Ayrıca safra kesesinden safrayı algılamasını desteklemektedir. Bu sayede sindirimi destekler ve böylece sindirim ile ilgili sindirim sistemi problemlerinde kullanılabilir.
Güneşli havalarda çevresine aromalı keskin bir koku yayar . Aslında çiçekleri , güneşin en etkili olduğu saatlerde toplamak gerekir , çünkü o sıralarda eterli yağları ve şifalı gücü doruk noktasında olur .Herbalist Kneipp , bir yazısında şöyle diyor : "Arada bir civanperçemi çayı içmiş olsalar , kadınlar pek çok problemle hiç karşılaşmazlardı ! ". Adet kanamaları düzensiz bir genç kız olsun ,menopoz dönemindeki veya sonrasında olgun bir kadın olsun , tüm kadınlar için arada sırada civanperçemi çayı içmek çok önemlidir . Civanperçemi akla gelebilecek tüm konularda, dölyatağını (rahim) en iyi biçimde etkiler. .Yumurtalık iltihaplanmasında alınmaya başlanan civanperçemi oturma banyolarının daha ilkinde ağrılar kesilir ve iltihap yavaş yavaş gerilemeye başlar. Bu banyolar aynı zamanda, yaşlı kişilerin ve çocukların yatağa işeme problemlerine karşı ve dölyatağı (rahim) akıntılarında, adet döneminde olan ağrılar da başarılı olur. Bu durumlarda ayrıca günde 2 bardak civanperçemi çayı da içmek gerekir.3-4 haftalık kür bunlar için yeterli olur.Dölyatağı kaymasında da (Prolapsus) uzunca bir süre oturma banyoları alınır ,Ayrıca günde 4 bardak arslanpençesi çayı içilir ve çobançantası tentürü ile dölyatağı civarına , vajinadan yukarı doğru masajlar yapılır .
Miyomlar da (Kas yapılı urlar) , doktor kontrolünün olumlu bir sonuç vermesine kadar uzunca bir süre her gün civanperçemi oturma banyoları alındığında yok olabilirler. Menopoz döneminde de kadınlar sık sık civanperçemi çayını almalılar. Civanperçemi oturma banyoları da sağlık için çok yararlıdır. Kol ve bacaklardaki sinir iltihaplanmalarında(zona), civanperçemi katkısıyla yapılacak kol ve bacak banyoları çok rahatlatıcıdır. Fakat, bitki öğle güneşinde toplanmalıdır. Bu tür banyolar özellikle ilk alındığında yararlı olurlar ve tüm ağrılar diner.Çıbanlar,iltihaplı yaralar ve yüzeysel kan oturmalarında yapılacak kompresler iyi sonuç verir.Mide,bağırsak safre kesesi rahatsızlıklarında papatya, nane, civanperçemi eşit oranda karıştırılarak kullanılmalıdır.
Bulantı,Göz sulanması eşliğindeki göz rahatsızlıkları ,Göz sancıları,B urun kanaması Hava şartlarından kaynaklanan migren krizi Düzenli olarak içilen bitki çayı ile migren tümüyle iyileşebilir .Bedeni temizleyici etkisi sayesinde , yıllar boyu yer etmiş hastalıkları bedenimizden dışarı atabiliriz Kemik iliği hastalıklarında ve iltihaplarında ,kan yaptırıcı tıp biliminin çaresiz kaldığı durumlarda bile , çay kürleri , banyolar ve tentür kullanımı yolu ile yardımcı olabilir . Civanperçemi, akciğer kanamalarının durdurulmasında etkilidir ve eğir kökü ile birlikte kullanıldığında akciğer kanserini iyileştirebilir. Eğir kökü gün boyunca çiğnenir ve civanperçemi çayı, sabah ve akşam olmak üzere, günde 2 bardak yavaş yavaş yudumlanarak içilir. Mide kanamalarında ve basur kanamalarında olduğu kadar, mide basıncı (şişkinliği) ve mide yanmalarına karşı bitki çayı çok kısa sürede başarı sağlar. Soğuk algınlıklarında, sırt veya romatizma ağrılarında, bitki çayı elden geldiğince sıcak olarak ve sık sık içilmelidir. Bitki çayı, böbreklerin düzenli çalışmasını da sağlar, iştahsızlığı giderir, gazları ve mide kramplarını, karaciğer düzensizliklerini, mide ve bağırsak kanalı iltihaplarını iyi eder. Kan dolaşımına ve damar kramplarına karşı çok etkili olduğu için, bitki çayını koroner yetmezliğinde de hararetle önermek gerekir. Rahatsız edici vajinal kaşıntılar, bitkinin kaynama suyu ile yapılan yıkama ve oturma banyoları sayesinde yok olur . Civanperçemi çiçeklerinden , basura karşı çok etkili bir merhem hazırlanabilir.Yüksek tansiyonu düşürür.
Toplama ,hazırlama: temmuz- eylülde öğlen saatlerinde çiçeklerin iki karış aşağısından kesilerek toplanır.Küçük demetler halinde bağlanır,gölgede asılarak kurutulur.Kuruyunca ince ince kıyılır.
Kullanım Şekli ve dozu : Ağızdan; 4 bardak kaynar suda 30 gr. çiçek kaynatılarak yemek aralarında 1’er fincan içilir. Tentüründen günde 20 - 30 damla. Haricen; 4 bardak suya 1 avuç bitki konularak kaynatılır. Soğuduktan sonra süzülerek kullanılır.
Taze bitki dövülerek 1/10 nispetinde zeytinyağında bekletilir ve bu yağ yanıklara ve yara yüzeylerine sürülür. Diş eti rahatsızlıklarında ağız çalkalanır. Vücuttaki yara ve şişlere lapa şeklinde konur.
Çay hazırlamak: Yarım veya bir tatlı kaşığı ince kıyılmış bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır (kaynatılmaz), 15 dakika demlendikten sonra süzülür. Aksi belirtilmedikçe günde 3 su bardağı çay aç karnına veya öğün aralarında içilir. Bitki Tentürü: Çiçeklenme zamanında toplanan taze bitki ince kıyılır. Geniş ağızlı bir şişeye gevşekçe doldurulur ve kaliteli bir konyak, bitkilerin üstüne çıkana kadar eklenir. Şişe 14 gün boyunca güneşte bekletilir, arada bir çalkalanır ve süre sonunda süzülür. Merhem hazırlamak: 100 gr tuzsuz tereyağı veya içyağı tavada iyice kızdırılır. İnce kıyılmış bir avuç kadar taze civanperçemi çiçeği ve ince kıyılmış 15 taze ahududu yaprağı tavaya atılır, çıtırdamaya başlayınca karıştırılır ve tava ocaktan çekilerek, üstü kapalı bir biçimde serin bir yere kaldırılır. Ertesi gün hafifçe ısıtılır, tülbentten geçirilerek süzülür ve temiz kaplara doldurulur. Buzdolabında saklanmalıdır! Oturma Banyosu: Iki büyük avuç dolusu ince kıyılmış taze bitki veya 100 gr kurutulmuş bitki, gece boyunca soğuk suda bekletilir. Ertesi gün kaynama derecesine kadar ısıtılır ve süzülerek, banyo suyuna eklenir
Yan Etkiler: Hamilelerin uzak durması gereken bir bitkidir. 10 yaş altı çocuklarda kullanılması tavsiye edilmez
Kaynak:
http://www.bitkisel-tedavi/,
Sağlık Doğadan Gelir-Niyazi Ertöztürk

Hiç yorum yok: